• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam59
Toplam Ziyaret988320
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Semerkew
Mustafa Saadet
mustafa.saadet@yahoo.com
Çerkes Ethem Polemiği
21/05/2013

Son günlerde basında gündem oluşturan Çerkes Ethem’le ilgili yorumlar ve yazılar bir konuda yoğunlaşmaktadır. Hain miydi, kahraman mıydı? Bu konunun aslında tartışılacak bir durumu yoktur. Meclis kararı ile 1921 yılında hain ilan edilmiştir ve bu hüküm halen geçerlidir. Hainlik kararının kaldırılması için KAFFED’in yaptığı talep konuyu bir daha gündeme taşımıştır.

Kanaatimce konunun üç boyutuyla incelenmesi gerekmektedir.

 

1-Ethem beyin kişiliği:

Bakırköy Süvari Küçük Zabit Mektebi (günümüzdeki muadeleti Ast Subay Okuludur) mezunu olan Ethem bey, Teşkilatı Mahsusa’da görev almış, İran, Afganistan ve Irak’ta bulunmuştur. Enver Paşa hayranı olup, Enver Paşa taraftarları için hazır potansiyel güç olarak görülmüştür. Yapı itibariyle maceraperest bir kişiliğe sahiptir. Küçük çaplı ayaklanmalarda başarı sağlamış ve cesareti ile temayüz ederek, hakkında yapılan övgülerin de etkisinde kalarak,  kendisinin vazgeçilmez bir kişi olduğu imajını yaratmaya çalışmıştır. Ankara İstiklal Mahkemesi tarafından idamına hükmedilmiştir.

150’likler listesinde yer almıştır.

 

2- Türkiye Cumhuriyeti açısından olayın analizi :

Kurtuluş savaşının başlangıcında, batı Anadolu’da direniş hareketlerinin başlamasında önemli katkıları ve başarıları olmuştur. Bu başarılarını çeşitli yerlerdeki isyanların bastırılmasında da sürdürmüş ve Meclis’te takdir edilir hale gelmiştir.

Ancak bir gerçeği kabul etmek gerekir. Erkanı Harp eğitimi görmemiş bir askerin harp planları yapması ve uygulaması , orduları yönetmesi mümkün olmadığı gibi, generallerin de onun emir ve komutası altında savaşması, görev kabul etmesi, emir-komuta zincirine uyan bir durum değildir. Düzenli ordu karşısında milis kuvvetlerinin galebe çalamayacağını düşünememiş ve yaptığı direnişin neticesiz kalması üzerine kaçmak zorunda kalmıştır.

 

3- Çerkeslerin değerlendirmeleri :

Değerlendirmelerin iki şekilde yapıldığı göze çarpmaktadır. Bir kısmının görüşü, Ethem Bey’in kurtuluş savaşının kazanılmasında ilk direnişi başlatan ve kahraman olduğu ve hainlik sıfatının kaldırılarak iadeyi itibar sağlanması gerektiği şeklindedir.

Bir kısmının görüşü ise, en büyük zararı soydaşlarına yaptığı ve eylemlerinin faturasının Çerkeslere çıkarıldığı şeklindedir.

Bu iki görüşün tahlili, Çerkeslerin yaşadıkları coğrafi durumun göz önünde bulundurularak yapılması gerekmektedir. Ankara’nın doğusunda yaşayan Çerkesler Ethem Beyin hain ilan edilerek kaçmasına kadar, ika eylediği uygulamalarından zarar görmemişler fakat, daha sonraki asimilasyon politikalarından etkilenmişlerdir.

Asıl zarar gören Çerkesler batı Anadolu’da yaşayanlardır. En çok zararı da hemşerileri olan Biga ve Manyas’da yaşayanlara olmuştur.

Ethem beyin müfrezeleri Çerkeslerden oluşuyordu. Ancak bu oluşturmada insanlık dışı yöntemlere başvurmuştur. Çocuğunu vermek istemeyen ailelerin çocuklarını ailenin gözü önünde öldürmüş, köyleri yakıp yıkmıştır. Osmanlı taraftarı Ahmet Anzavur’un Çerkeslerden oluşan milislerini yok etmiştir. Bu acımasız eylemleri Çerkesler arasında antipati yaratmıştır.

Saltanata karşı başkaldırmış,  fakat sonraları Ankara’ya getirilen Osmanlı mebuslarının serbest bırakılmasını meclisten istemek gibi çelişkili işler yapmıştır.

Mücadeleyi kaybeden Ethem bey bilindiği gibi Yunanistan’a sığınmıştır. Kaçarken yaptığı zulümleri unutmayan hemşerileri kaçış yollarında pusu kurarak öldürmek istemişler, fakat bu durumu tahmin etmiş ve yöreyi bilen birisi olduğundan başka yollardan giderek canını kurtarmıştır. Fakat, kaderin cilvesi eziyet ettiği ırkından olan Ürdün’de yaşayan Çerkeslere sığınmış ve müzaheret görerek ömrünün sonuna kadar orada yaşamıştır.

Doğduğum köy, İnönü savaşlarının cereyan ettiği cephenin tam ortasındaydı. Köy, savaş sırasında sık sık el değiştirmiş, Yunanlıların eline geçtiğinde sabahları sığırtmaç sığırları otlatmak üzere topladığında, Yunan askerlerinin en güzel danaları alıp götürdüğü bizlere büyüklerimizce aktarılan anılardandır.

Ethem bey bu köyden altı genci müfrezesine katmış, anlatılanlara göre, evin tek çocuğu varsa bunu müfrezesine katmamıştır. Bu altı gençten Tohujiyoko Yunus’tan duyduklarıma göre, Ethem beyin Salihli cephesinde mücadeleyi kaybetmesi üzerine müfrezesine söylediği tek şey, “Şüşhauşhıj” (başınızın çaresine bakın) olmuştur. Yargılanmaktan ve asılmaktan korkan gençler senelerce saklanmış 1937 yılında çıkarılan af kanunu ile ortaya çıkabilmişlerdir. Bu kişiler köyde “kaçaklar” olarak anılırlardı ve bazılarının anılarını defalarca dinlemişimdir.

Başkaldırıların olduğu yörelerde yargısız infazlar yapmıştır. Yaptığı en büyük yargısız infazlar Düzce’dedir. 54 kişiyi hiçbir sorgulama yapmadan ipe çekmiş ve bu yok edilen kişiler hiçbir isyana katılmadıkları gibi Ethem beyi karşılayanlardı. İpe çektiği insanlar yörenin ileri gelenleriydi . Bunları potansiyel tehlike olarak görmüş ve hepsini katletmiştir. Sıhri akrabam olan Hacı Kamil (Açumıj) kendi halinde abdestinde namazında bir kişi idi, çevresinde saygın biri olmaktan başka bir suçu yoktu.

Bilhassa Ethem beyin bu Düzce katliamının araştırılması ve gıyaben yargılanması gerekmektedir. Bunu bütün Çerkeslerin ve katledilen akrabalarının talep etme hakkı vardır.

Ethem beyin hain ilan edilmesinden sonra, bilindiği gibi ismine  Çerkes yaftası ilave edilerek, Ethem’in suçları Çerkeslere fatura edilmiş ve köy adlarının değiştirilmesi, soy adlarının kabul edilmemesi gibi yöntemlerle asimilasyon politikası yürütülmüştür.

Bir faturada Balıkesir Yöresindeki 14 Çerkes köyünün sürgün edilmesi şeklinde kesilmiştir.

Karalamalar konusunda yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. Belirttiğim gibi köyüm İnönü savaşlarının ve İnönü Şehitliğinin bulunduğu yerdedir. İlkokul talebesi iken, İnönü Savaşlarının yıl dönümlerinde şehitlikte anma törenleri yapılırdı. Bizi de kalabalık olsun diye, figüran olarak şehitlikteki anmalara götürürlerdi. Anma törenlerinden aklımda kalan tek kelime “Hain Çerkesler“ lafıdır. Kaymakam bey konuşmasında sık sık bu kelimeyi tekrarlar ve bizde kalabalığa uyarak şuursuzca alkışlardık. Ama kaymakam beyin bilmediği bir durum vardı. Savaş sırasında ihtiyar haliyle “Yunanım sevat” “Yunana vurucam” diye çakar almaz çiftesiyle savaşa katılmaya kalkışan ve hemen vurulup şehit olan ve orada gömülen, Çerkes asıllı Basri dayının, kaymakam beyin suçlamalarını duyarak kemiklerinin sızladığını kimse haykıramıyordu.

Hainlik sıfatının kaldırılıp kaldırılmayacağı TBMM’nin inisiyatifindedir. Belki de Ethem beyin yaptığı bazı hareketler lehinde değerlendirilerek hainlik sıfatı kaldırılabilir. Ancak, Çerkeslere yaptığı hainlik baki kalacaktır. Hainliğin kaldırılması Çerkesler için bir şey ifade etmeyecektir. Asıl mesele, Çerkeslere ödetilen faturanın telafi edilmesidir. Çerkesce televizyon yayınını bile desteklemeyen Türkiye Cumhuriyeti’nden bu konularda olumlu yaklaşım beklemek iyimserlik olur.

Ethem beyin yeğeni Kuban hanım, Ethem beyin mektuplarını basına sızdırarak, “adil yargılanması kaydıyla Türkiye‘ye döneceğini ve bunu yetkili mercilere ilettiğini,  zira aklanacağından emin olduğunu” beyan etmektedir.

Önemli olan Ethem beyin Çerkesler tarafından aklanmasıdır ki, batı Anadolu Çerkesleri’nde böyle bir düşüncenin olduğunu zannetmiyorum.

Kısaca söylemek gerekirse: Ethem bey ne İsa’ya, ne Musa’ya yarandı.



3687 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KÜLTÜR DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKALIM - 23/03/2024
Radyu Sputnik'de Bulgaristan’ın Dobruca bölgesinin müziği olarak tanıtılan ve Galina Dubreşiska tarafından icra edilen müzik, Bulgaristan Müziği değil, asırlardır Çerkesler tarafından Kafkasya'da söylenen bir ağıt idi.
DİJİTAL PARANIN / PARALARIN GELECEĞİ - 30/01/2024
kağıt para sistemindeki olumsuzluk gibi sebepler de, yeni para sistemi arayışlarını artırmış ve 2011 yılında Japon asıllı Avusturalya vatandaşı S. Nakamoto tarafından geliştirilen dijital para dünya gündeminde yerini almıştır.
SON GELİŞMELERE AMATÖR YORUMU - 20/10/2023
Şimdiki durumda Türkiye devletini tehdit edecek güçte bir komşusunun olmadığı kanaatindeyim. Olsa olsa bu tehdit, güçlü deniz kuvvetlerine sahip olan ve gemilerini Doğu Akdeniz'e konuşlandıran ABD ve GB olabilir.
UKRAYNA VE ÇERKES SOYKIRIMI - 04/06/2023
Gürcüler, Ermeniler, Azeriler, Rusya ile anlaşma yolunu seçtikleri için soykırım yaşamadılar, nüfuslarını korudular ve şimdi de bağımsız ülkeleri var.
GÖNEN-MANYAS ÇERKES SÜRGÜNÜ - 09/05/2023
Temennimiz, yas günü ilan edilen ve her yıl 21 Mayıs’ta anma programları yapılan 1864 soykırımına benzer şekilde, 2 Mayıs 1923’de yas günü ilan edilerek yıldönümlerinde Gönen-Manyas Çerkes Sürgünü olarak anılsın ve mağdurların hatıraları yad edilsin.
14 MAYIS 2023 SEÇİMLERİ, ÇDP VE ÇERKESLER… - 15/04/2023
ÇDP yönetiminin toplumumuzun siyasallaşmasına katkı sağlayacak ve partiyi ileriye götürecek her türlü oluşuma kapısını açık tuttuğunu da belirtelim.
BİR MUSİBET BİN HASİHATTAN EVLADIR - 10/02/2023
STK’larımız büyük bir gayretle topladıkları yardım malzemelerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırmakta güçlükle karşılaşmışlardır. Şahsi telefonlarla bilgilendirmeler de kısıtlı kalmıştır.
Temsil Kabiliyetini Yitirmiş, İşlevi Kalmamış İki Sivil Toplum Kuruluşumuz: D.Ç.B. ve KAFFED - 26/10/2022
Geçen 10 sene içinde iletişim, internet ve bilgisayar teknolojisinde yaşanan gelişmeler, artık bir ülkenin izin ve icazet vermesine gerek kalmayacak şekilde yeni imkanlar sunmaktadır.
ATA SÖZLERİNİN YORUMU - 26/01/2022
Atasözünün şimdiki tahrif edilmiş şekliyle söylenmesi mümkün değildir. Çünkü Çerkes’lerin müstakil devleti olmadığı için, sarayları, kralları, hatta iki katlı binaları bile yoktu.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi