• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam161
Toplam Ziyaret988951
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Semerkew
Erol Kılıç Kutelia
erolkutalia@hotmail.com
Candan Önce Onur Gelir!
22/01/2012

Temmuz 1992'de Abhazya'da birincisi yapılan Dünya Abhaz-Adige Kültür Festivali'nde, Dünya Abhaz /  Abazin (Abaza) Halkı Kongresi'nin ilk kuruluş kongresinin Ekim 1992'de Abhazya'da yapılacağı duyurulmuştu. Ancak 14 Ağustos 1992'de Gürcistan, Abhazlar'la yüzlerce yıldır paylaştığı tarihi, kültürü, kader birliğini hiçe sayarak, tankları, topları, tüfekleri ve hapishanelerde yatan azılı haydutları ile Abhazya'ya saldırmış ve savaş başlatmıştı.

Bu savaş ortamında halk kongresi nasıl ve nerede yapılacaktı?

Evet, kongre belirtilen tarihte savaş devam etse de kararlaştırıldığı gibi Abhazya'da yapılacaktı. Abhaz halkı buna karar vermişti ve ne pahasına olursa olsun yapılacaktı.

Türkiye diasporasında yaşıyan Abhaz nüfus dikkate alınarak bize 30 kişilik bir delege kontenjanı ayrılmıştı. Bu kontenjan Abhaz nüfusun yaşadığı vilayetlerimize belli oranlarda dağıtılmıştı.

Ancak, başta Adigeler olmak üzere diğer Kuzey Kafkasya kökenli kardeşlerimiz de ateşle yanan anavatan Abhazya'ya bu kongre vesilesi ile gitmek istiyorlardı. Müracaat edenlerin sayısı 120 kişi idi.

Abhazya'da ilgililerle görüştük, Kafkas aşığı bu insanlarımıza hayır diyemiyeceğimizi ilettik. Abhazya bu teklifimizi olumlu karşıladı ve hepimize “buyurun gelin” dedi.

***

Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi'nin organizatörlüğünde yola çıktık, Soçi'ye vardık. Buradan Abhazya'ya geçecektik. Ama ne zaman, hangi vasıta ile?

Saatlarce bekledikten sonra sorunun cevabı belli oldu. Gece karanlıkta, deniz yolu ile ve bir motorla gidecektik Abhazya'ya.

Bu motor Üsküdar - Beşiktaş arasında çalışan tekneler gibiydi.

Akşam motora binmeye başladık. Motorda bizden başka Suriye'den, Ürdün'den, Almanya'dan, Fransa'dan, Amerika'dan gelip kongreye gidecek diaspora mensuplarımız vardı. Motorda Kuzey Kafkasya Cumhuriyetleri'nden gelen kardeşlerimiz ile Transdinyester'de savaşmış Rus kökenli gençler de vardı. Onlar Abhazya'ya, Abhaz halkına destek vermek için gidiyorlardı.

Motorda genç bir Oset kadınla tanıştık. Osetyalı'ydı. Eşi Abhaz'dı. Savaş çıkınca kendisiyle vedalaşıp anavatanı Abhazya'ya gitmişti. Aylarca ondan haber alamayınca peşine düşmüş, savaşın içindeki Abhazya'ya gidiyordu. Savaştan ve ölmekten korkmuyordu. Onun için mühim olan Abhazya'ya gitmekti. Ağzından şu sözler döküldü:

- “Abhazya hem eşimin vatanı, hem benim vatanım, hem de bütün Kuzey Kafkasyalılar'ın vatanıdır.”

***

Gece karanlıkta yola çıktık.

Motorun içinde hepimiz heyecanlı ama kararlıydık. Kimse birbirini tanımasa da, hepsi aynı dili konuşmasalar da, aynı ideali paylaşıyor olmak bu insanlar arasında koyu bir sohbet başlatmaya yetmişti.

Bir müddet sonra motorumuzun iç ve dış bütün ışıkları söndürüldü. Motor görevlileri Rusya Federasyonu kara sularından çıkmakta olduğumuzu söylediler. Yolumuza Abhazya karasularında ışıksız devam edecektik.

Ben, Hendek Soğuksu Köyü'nden (Cigerda) ilkokul arkadaşım inşaat Mühendisi Kafkas-Abhazya yurtseveri Yaşar Aşoğlu ile yanyana oturuyordum. Motorumuz Karadeniz'in zifiri karanlığında suları yararak yol alıyordu.

On veya onbeş dakika sonra denizden gelen kuvvetli bir kırmızı ışık motorumuza odaklandı. Durduk, makineler stop ettirildi. Yaşar'la birbirimize baktık.

Yaşar'a,

-Bizimkiler gelmiştir, bizim SAS komandoları sahil koruma botları ile gelmiştir” dedim.

Yaşar gülerek,

- “Erol, ne sahil koruma botu? Gelen küçük bir sandal” dedi.

Yaşar'ın gördüğü gibi bu çok küçük bir sandaldı ve üzerine bir sürat motoru bağlanmıştı. İçinde de bir kaç milis vardı. Bize eskortluk ve koruma yapacaklardı. Milislerimiz güleç yüzlü kişilerdi. Bir müddet sonra motorumuz tekrar çalıştı, eskort eşliğinde hareket ettik.

Gece epey ilerlemişti. Motorumuz Pitsunda İskelesi'ne yanaştı ve Abhazya topraklarına ayak bastık.

***

Pitsunda'dan Gagra'ya geçtik. Gagra'da 17. Kongre, şimdiki adıyla Nart Otel'e yerleştik.

O gece kimsenin uyuyabildiğini zannetmiyorum. Top ve tüfek sesleri sabaha kadar yankılandı. Abhazya'nın Gagra kenti düşmandan yeni kurtarılmıştı. Kuzey Kafkasya'nın yiğitleri, “Diasporadan kardeşlerimiz gelecek, halk kongresini yapacaklar, Gagra'yı onlar gelmeden kurtarmalıyız” diye var güçleri ile savaşmışlardı. Gagra'nın kurtarılması için savaş değil, adeta yarışıyorlardı. “Önce bizim grup Abhazya bayrağını Psou sınır kapısına dikecek” diyorlardı.

Nartlar'ın çocukları savaşmıyor, kendileri ile yarışıyorlardı. Ve Psou sınır kapısına Abhazya bayrağını Muhammed Kilba komutasındaki Abaza /Abazin birliği dikiyordu.

Kaldığımız Nart Otel de savaştan nasibini almıştı. Her yerinde kurşun izleri taşıyordu. Gürcistan'ın işgalci kuvvetleri savaşın başlaması ile beraber Gagra'ya çıkartma yapmış, Rusya sınır kapısını kontrole almıştı. Bu kuvvetlerin üst kademesi de bu otelde kalmıştı. Bana verilen suit odada Gürcistan askerlerinin komutanı kalmıştı. Nart halkının korkusuz yiğit çocuklarının anavatan Abhazya'yı koruma ve kurtarma azmi karşısında tutunamamış, nihayetinde kaçıp gitmişti. Kaçarken resmi üniformasını bile alamamış, odada bırakmıştı.

Nart Otel'de, kongreye gelenler dışında kalanlar da vardı. Cephede bir kolu, bir ayağı kopmuş, gözlerinden birini kaybetmiş cesur yürekli milisler vardı. Türkiye diasporasından anavatanın imdadına koşmuş, sonraki çatışmalarda şehid olan Abağba Bahadır da onların  arasındaydı. Onun da küçük bir yarası vardı. Ama en büyük üzüntüsü, bu yara nedeni ile cephedeki arkadaşlarının yanında olamamaktı. Sabahleyin kahvaltıya indiğimizde yaralıların sayısının tahminimizden çok olduğunu gördük.

***

Kahvaltıdan sonra Abhazya'daki kardeşlerimden Kutalia Ruslan beni ziyarete geldi. Kucaklaştık, resimler çektirdik. Asker kıyafeti giymişti. Askerlerin standart bir kiyafeti yoktu o zaman. Herkes zevkine göre veya bulduğunu, yakıştırdığını giyiyordu.

SSCB'nde askerliğini topçu ileri gözetleyicisi olarak yapmıştı Ruslan. Burada öğrendiklerini şimdi Abhazya için kullanıyor, Abhaz topçularına hedef gösteriyor, topçu ateşi idare ediyordu.

Beraber dışarı çıktık. Gagra yeni kurtarıldığı için yolların kenarlarında henüz toplanamamış cesetler vardı.

Otelin önünden anayol geçiyordu. Anayolun kenarına da bir istinat duvarı yapılmıştı. Otelin tam bahçe çıkış kapısının karşısındaydı. İstinat duvarına boya ile Rusça bir şeyler yazılmıştı. Ruslan'a sordum,

- “Burada ne yazıyor?” diye.

Ruslan cevap verdi:

- “İrol bunu Kabardeyden gelen kardeşlerimiz burada, tam bu noktada savaşırken yazdılar. Manası ise şuna geliyor (İrol, ari kabardeyitü yaaz haşçüa yıryüit,abra çüake eybaşra yınsooz aamta yanagoz abriyoop): CANDAN ÖNCE,ONUR GELİR!"

***

Abhazya'daki kardeşim topçu ileri gözetleyicisi Ruslan Kutalia Başkent Suhum kurtarılırken kırmızı köprüde şehit düştü.

Şimdi Oçamçıra'nın Tampş köyünde baba ocağında ebedi istirgahatında yatıyor.

Nurlar içinde yatsın.

Tanrım, anavatan Abhazya'nın özgürlük savaşında onurları için can veren insanlarımızı sen koru ve onurlandır.



3764 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ABHAZYA’DA APARTMAN YASASINA ALTERNATİF DEVRE MÜLK YASASI OLABİLİR Mİ? - 09/08/2023
‘’Apartman Yasası’’ teklifine alternatif olarak Abhazya’da ‘’Devre Mülk’’ Yasası çıkartılabilirse, Abhazya’nın hassas olan demografik dengesine zarar vermeyeceği gibi, demografik yapısına süreç içinde olumlu katkısı olabilir.
3. ULUSLARASI ÇERKES KONFERANSI’NIN ARDINDAN… - 06/07/2022
Kafkas Dernekleri Federasyonu, Çerkes Dernekleri Federasyonu, Abhaz Dernekleri Federasyonu, Birleşik Kafkasya Dernekleri Federasyonu bir araya gelip, konu birliği, eylem birliği, takvim birliği için bir konfederasyon oluşturmalıdırlar.
SOSYAL MEDYA VE KUZEY KAFKAS HALKLARI - 16/01/2022
Sosyal medya günümüzde sadece bir iletişim aracı değil aynı zamanda bir sosyal baskı aracıdır. Bunun yanında kamuoyu oluşturma özelliği vardır.
GÖRDÜKLERİMİZ DUYDUKLARIMIZ YAŞADIKLARIMIZ - 15/12/2021
Bu ülkede zaman zaman milliyetçilik adı altında ırkçılık yapıldığını da gördük ve görüyoruz.
DÜĞÜNLERİMİZ SİLAH ATILAN POLİGON DEĞİLDİR! - 26/08/2021
Köy düğünlerinde silah atan magandalar artık kentlere de ulaşmış bulunmakta, hergün yeni bir yaralanma, ölüm haberi almaktayız.
AFGANİSTAN’DA ÖLEN ABHAZLAR VE MEGRELLER - 17/08/2021
Gürcistan çok dilli, çok kültürlü, çok inançlı bir ülke olmasına rağmen Kartvel kozunu sürekli oynayıp, homojen bir Gürcistan yaratma, diğer halkları pasifize etme peşinde.
DİASPORALARIN GÜCÜ - 01/05/2021
Abhazya'nın özgürlük ve bağımsızlık savaşında Türkiye diasporasında yaşayan 5 milyondan fazla Kuzey Kafkasyalı birlik ve beraberlik içinde hareket ettiler.
SUNİ DEVLET SINIRLARI SAVAŞ DAVETİYESİ DEĞİL Mİ? - 10/10/2020
Pergel ve cetvelle ülkelere suni sınırlar çizen emperyal devletlerin faşist yöneticileri, günümüz demokrasi ve insan hakları anlayışına göre savaş suçlusudur.
ABAZA KİMLİĞİ - ABAZALAR / ABHAZLAR: TEK MİLLET, ÜÇ DİYALEKT, İKİ AYRI ALFABE - 06/08/2020
Habze ve Apsuara’da kadınlar için söylenen bazı yaklaşımlar şöyledir. - Kadın evin kan damarıdır. - Evi ev, akrabayı akraba yapan kadındır. - Kadının olduğu yerde bıçak çekilmez
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi