• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam14
Toplam Ziyaret1067309
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.837734.9773
Euro36.496036.6422
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
ÇHİ'nin Beşinci Yıl Değerlendirmesi ve Özeleştirisi
11/02/2016

3 Şubat 2011 tarihinde İstanbul Kadıköy Bahariye Caddesinde bulunan küçük bir kitapçı dükkanında toplanan bir grup Çerkes oluşturulan  hareketin isminin "Çerkes Hakları İnisiyatifi” kısaltılmış halini de “ÇHİ” olması konusunda anlaştılar. Küçük kitapçı dükkanına sığmayan bu insanlarda büyük bir samimiyet ve içtenlik vardı.

Bütün kurumlarla ve gruplarla görüşülüp, Çerkeslerin de yaşanan açılım  sürecine dahil edilmesi ve Çerkes meselesinin "görünür kılınması" için bir an önce harekete geçilmesi konusunda mutabık kaldılar. Bir "yürütme kurulu" oluşturup, derhal harekete geçtiler.

Oluşturulan "yürütme kurulu"nun bir üyesi ve hareketin sözcülerinden biri olarak yaşadığımız bu süreci değerlendirmek ve tarihe belge bırakmak adına bu değerlendirmeyi yapıyorum. Bu yapılan değerlendirme benim yaşamış ve algılamış olduğum ÇHİ'dir. Bu sürece katılmış olan tüm yol arkadaşlarımın mutlaka değerlendirme yapması ve tarihe not düşmesi gerekir. Tüm Özgür Çerkes web sitesi yazarlarını bu süreci değerlendirmeye ve geleceğe projeksiyon tutmaya çağırıyorum.

***

2009 yılı Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir dönüm noktasıdır. Tıpkı 1908 yılında meşrutiyetin ilanı ile birlikte Türkiye’de örgütlenme özgürlüğüyle birlikte tüm etnik toplulukların örgütlenmelerini yaratmaları gibi. 2009 yılında, yani meşrutiyetin ilanından tam yüzyıl sonra, inkar üzerine inşa edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk defa Türkiye'de Türklerden başka etnik toplulukların yaşadığı resmen kabul edilmek zorunda kalındı.

2002 yılında iktidara gelmiş olan AKP, Milli Görüş gömleğini çıkarıyor, büyük ortadoğu projesi eşbaşkanı oluyor ve Avrupa Birliğinin ipine sarılıyordu. Türkiye seçimleri kazanmakla iktidar olunabilen bir ülke değildir. Devletin içinde bulunan derin ve gizli devletler hiçbir zaman seçim kazanmış olanların iktidar olmasına müsade etmemiştir. İçerde iktidar olmasına müsade etmeyen çevrelere karşı, AKP de, ABD ve AB ile ittifak yaparak iktidara tutunmaya çalıştı. İktidarda olmasına  rağmen kapatma davası açılmış olan AKP, 2007 seçimlerinden oyunu arttırarak çıktı ve yerini sağlamlaştırdı. Ergenekon davalarıyla devlet içindeki gizli yapılarla hesaplaşmaya girdi. Askerleri yargıyabileceği yasaları AB uyum süreci yasaları çerçevesinde çıkarmış olan AKP, AB'nin dayattığı birçok şeyi de kabullenir göründü. Bunlardan en önemlisi, Türkiye’de Türklerden başka etnik toplulukların yaşadığı ve haklarının olduğu hususuydu.

2009 yılı bu anlamda Türkiye Cumhuriyeti için çok önemli bir dönemeç yılıdır. "Kürtçe bir kaset yaptım" diyen Ahmet Kaya kasetini yayınlayamadan linç edildi ve Türkiye’den kaçmak zorunda kaldı. Yüzlerce sanatçı Kürtçe ya da başka dillerde şarkı söylediği için çeşitli davalara ya da hapis cezalarına muhatap oldular. Diğer etnik topluluklara karşı bir linç ve yok etme kültürünün olduğu Türkiye'de, 7 gün 24 saat Kürtçe yayın yapan bir devlet televizyonunun açılmış olması çok önemlidir.

Devlet tarafından Kürt, Alevi, Roman çalıştaylarının yapılmış olması da çok önemlidir. Ancak demokratikleşme kapsamına tüm toplum kesimlerinin alınmamış olması sürecin samimiyetini sorgulamayı gerektirmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti’ni kesintisiz 15 yıl yönetmiş AKP iktidarında, demokratikleşme açısından hala elde var sıfır noktasında isek, bu süreç tarihe çok da hayırla geçebilecek bir süreç olmayacaktır. Ancak bu süreçte artık cin şişeden çıkmıştır. Artık bu süreci, ne AKP'nin, ne de gerici faşist güçlerin, geriye çevirmesi mümkün değildir.

***

İşte böylesi bir iklim içerisinde, 2009 yılından 2011 yılına kadar sabırla ve merakla bekledik. Acaba devlet Çerkeslere ne zaman bir çalıştay yapacak, çalıştayda Çerkesleri kimler temsil edecekti.

Ancak geçen iki yıllık sürede ne devlette Çerkesleri muhatap alma yönünde bir hareket; ne de Çerkes kurumlarında devletle görüşme yönünde bir kıpırtı görünmüyordu.

Devlet, Çerkes Kurumları ve Çerkes Halkı nezdinde yapılan nabız yoklamalarından sonra, harekete geçilmesi gerektiği kanaatine varıldı.

ÇHİ'nin 2011 yılındaki çıkışı, Çerkes Kurumlarının ve Çerkes Halkının ne kadar çok başkaları lehine angaje olduklarını ortaya çıkardı. Rusya’nın, Türkiye’nin, Suriye’nin, Ürdün’ün çıkarlarını öne alan Çerkeslerle, Çerkesler’in çıkarlarını öne alanlar arasında bir yarılma oldu. Bu bölünme

son derece sağlıklıdır ve Çerkes Halkının yararınadır.

Çünkü, Çerkes Halkının birliği, Çerkes Halkının menfaatlerini merkeze alan bir ideolojik anlayış ve mücadele etrafında sağlanacaktır. İçi boş birlik ve beraberlik laflarına artık hiç kimse itibar etmemektedir.

ÇHİ, bir-iki miting yapıp dağılsaydı, bundan başta Rusya olmak üzere, Çerkeslerle ilgili devletler, kurumlar ve oluşumlar çok mutlu olurlardı. ÇHİ Çerkes Halkını tepki verebilen bir halk haline getirirken, peşpeşe kurumlarını da  oluşturuyordu.

Şimdi bu beş yılda gerçekleştirilmiş olanlara kısa bir projeksiyon tutalım ve değerlendirme yapalım.

***

ÇHİ 2009 yılında başlatılan Demokratik açılım sürecinin tüm kesimleri kapsamamasına bir tepki olarak ortaya çıktı. Ancak bu reaksiyoner çıkışı ortaya koyanlar, daha sonra Çerkes Halkının kaderini tayin edecek kurumların taşlarını da döşemeye başladılar.

MİTİNGLER: 3 Şubat 2011 tarihinde kurulmuş olan ÇHİ ilk mitingini 12 Mart 2011 tarihinde Ankara’da gerçekleştirdi. Bu süreçte Çerkes kurum ve oluşumlarının, halkımızın meydanlara çıkıp taleplerini dile getirmelerini engellemek için gösterdikleri çabalar tarihe bir ibret vesikası olarak geçmiştir.

Peşinden 17 Nisan 2011 tarihinde ikinci miting İstanbul’da gerçekleştirildi. 30 Nisan 2012’de Kayseri mitingi, 12 Mayıs 2013’te de Bitlis Ahlat mitingi gerçekleştirildi.

Eskişehir mitingi bir Çerkes vali tarafından engellendi.

Ancak yapılan bu mitinglerden sonra Çerkesler ulusal ve uluslararası arenada siyasi bir aktör haline gelmişlerdir. Artık Çerkesler de siyasi davaları için miting yapabilecek bir akla ve tecrübeye sahipler.

ÇERKES ÇALIŞTAYI : ÇHİ'yi ortaya çıkaran en önemli etkenlerden biri de, devletin yapmış olduğu Kürt, Alevi, Roman Çalıştaylarının Çerkesler için yapılmamış olmasıdır.

Mitingler sürecinde Çalıştay çağrısının devletten geleceğini bekledik. Ama Başbakandan "şimdi de Çerkesler başladı" demekten başka bir reaksiyon olmadı. Bunun üzerine devletin Çerkesler için yapmadığı "Çerkes Çalıştayı-Lejen Xase"yi ÇHİ gerçekleştirdi.25-26 Şubat 2012 tarihinde Kocaeli Derbent'te çok iyi hazırlanılarak gerçekleştirilmiş olan Çerkes Çalıştayı ülke çapında ses getirdi. Medyada Çerkes mitinglerinden daha fazla yer buldu. Türkiye Akademyasının çok değerli üyeleri ve medyanın önemli yazarları bu çalıştaya çok değerli katkılar sundular.

Çalıştay sonuç bildirgesi, Tüm siyasi partilere ve hükümetin ilgili bakanlıklarına sunuldu.

ULUSAL VE ULUSLARARASI DİPLOMATİK İLİŞKİLER : ÇHİ aktivist bir hareket olmasına rağmen,diplomasiyi de çok kapsamlı bir biçimde yürütmüştür. Çerkes meselesinde aktör olan tüm devletlerle ilişki kurulmuştur. Bu konuda Türkiyenin siyasi aktörleriyle ve hükümetiyle ısrarla görüşülmüş ve Suriye Çerkesleri ile ilgili sonuç alınmış ve maddi ve siyasi destek sağlanmıştır. En büyük tepkiyi gösterdiği Rusya Konsolosu ile, tarihi bir görüşme gerçekleştirmiş ve bugüne kadar Çerkeslerin Rusya’ya karşı en kapsamlı talepleri diplomatik bir dille iletilmiştir. Gürcistan'ın Çerkes Soykırımını tanıması meselesine müdahil olunmuş ve Çerkes soykırım anıtının açılış törenine katılınmıştır. Amerika’da yaşayan soydaşlarımızla düzenli ilişkiler geliştirilmiş, Türkiye’de Çerkes meselesinde güvenilebilecek tek adresin ÇHİ olduğu mesajı verilmiştir.

Ayrıca Ürdün, İsrail, Suriye’de yaşayan soydaşlarımızla da ilişkiler gerçekleştirilmiştir. Anavatanımızda yaşayan gerçek yurtseverelerin de güvenebilecekleri en önemli siyasi merkezin ÇHİ olduğu mesajı verilmiştir.

ÇERKES KADINLARI TEAVÜN CEMİYETİ : ÇHİ Kadınların sahip çıkmadığı hiçbir hareketin başarıya ulaşamıyacağına inandı. Bunun için Çerkes Diasporasının ilk kadın örgütlenmesi olan "Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti"nin kurulmasına destek verdi ve teşvik etti.

"Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti" tarihteki misyonuna uygun olarak, Çerkes halkının eğitimi ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi. Yaptığı çalışmalar sonunda "Setenay Ana Okulu"nun açılışını sağladı. Açılan özel sınıfla isteyen ailelerin çocuklarına Çerkesce dil eğitimi verilmektedir.

 

ÇHİ İSTİŞARE KURULU : ÇHİ'yi birçok önemli projeyi hayata geçirebilen bir oluşum haline getiren en önemli işlerden biri de "ÇHİ istişare kurulu"dur. ÇHİ'nin sıcak mücadele ortamında tanışan insanlar, akl-ı selimi ve bilgilerini ortaya koyarak neler yapabileceklerini anlamışlardır. Bugün ÇHİ'nin organize ettiği kurumların asli unsurları ÇHİ istişare kurulu toplantılarından çıkmıştır.

Suriyeli soydaşlarımıza yönelik yoğun çalışmalar yaptığımız dönemde vazgeçmek zorunda kldığımız istişare kurulu toplantıları yeniden hayata geçirilmelidir.

21 EYLEMLERİ : ÇHİ'nin ortaya çıkışı Türkiye’deki Çerkeslerin meselelerini "Görünür" kılmaktı. Ama Çerkeslerle ilgili her meseleye müdahil olmaya yönelik olarak yapılandırılan ÇHİ, soykırım ve protestoları konusuna da müdahil oldu. Soykırım protestolarında daima bütünleştirici bir rol oynadı.

Ayrıca senenin 1 günü meydanlara çıkıp 364 gün bekleyerek bir yere varamazdık. Onun için “her ayın 21’inde saat 21.00'de Rusya konsolosluğu önünde” eylemleri başlatıldı. Tam 33 kez gerçekleştirilen bu eylemler Çerkeslerce bugüne kadar gerçekleştirilen en uzun soluklu eylemdir. Rusya'nın protesto edilmesinin yanında Türkiye’de Çerkes meselesinin tanıtımı anlamında da çok önemli bir platformdu 21 eylemleri.

DÜNYA ÇERKESLERİ DAYANIŞMA KOMİTESİ -DÇDK : Suriye Savaşı’nda ölüm çemberinin ortasında kalmış soydaşlarımıza el uzatılmasın da biran bile tereddüt etmeyen ÇHİ, Dünya Çerkesleri Dayanışma Komitesi-DÇDK'nın en önemli kurucularından biri oldu. "Kardeş aile" kavramını ortaya atarak, savaş mağduru yüzlerce aileyi Çerkes köylerine yerleştirdi. Suriyeli soydaşlarımızın artan geliş taleplerini karşılayabilmek için Türkiye Cumhuriyeti devletiyle temasa geçildi. AFAD'ın sağladığı, Nizip Konteyner Kent’de bin kişilik Çerkes Mahallesi oluşturuldu. Dört  uçakla Beyrut’tan Antep'e getirilen soydaşlarımız konteyner kente yerleştirildi. Cumhuriyet tarihinde Çerkesler ilk defa "Çerkes Kimliği" ile pozitif ayrımcılık sağlamışlar maddi kaynak temin etmişlerdir.

ÇERKES DERNEKLERİ FEDERASYONU (ÇERKES-FED) :

Karşımızdaki Rusya'nın manüple ettiği yapı, karalama ve psikolojik savaş yöntemleriyle Çerkeslerin kültürel yaşam alanı olan derneklerde, ÇHİ'ye yaşam hakkı tanımıyordu. Yaşanan bu kuşatmayı aşabilmek için Çerkes Dernekleri Federasyonu (Çerkes-Fed)17 Nisan 2013’te oluşturuldu.

Çerkes ismi, Rusya'nın manüple ettiği yapıya bırakılmadı. Çerkes bağımsız siyasetinin gelişme ve yaşam alanını oluşturacak bir platform olacaktır Çerkes-Fed.

Çerkes-Fed'in kuruluşundan kısa bir süre sonra, partileşme ve seçim sürecine girilmiş olması, Çerkes-Fed'in gelişimini engellemiştir. Yeniden organize olup, 2016'da genel kurulunu gerçekleştirecek olan Çerkes-Fed, Çerkeslerin en büyük ve en etkili kurumu olma yönünde hızla ilerlemektedir.

ÇOĞULCU DEMOKRASİ PARTİSİ (ÇDP) : Siyasi bir mesele olan Çerkes Davasının, siyasi muhtabının oluşturulması tarihsel bir görev olarak önümüzde duruyordu. 2013 yılının Kasım ayında "Çoğulcu Demokrasi Hareketi" olarak partileşme süreci başlatıldı. Uzun istişareler ve toplantılardan sonra 14 Ağustos 2014 tarihinde Çerkeslerin tarihteki ilk ve tek partisi "Çoğulcu Demokrasi Partisi" resmen kuruldu.

Çogulcu Demokrasi Partisi 7 Haziran 2015 seçimlerine 9 bağımsız adayla katılan ÇDP, Çerkesleri "Çerkes Kimliği" ile seçime sokarak eşsiz bir tecrübe kazandırmıştır.

Artık bu çıkıştan sonra Çerkesler de siyasi arenada, siyasi bir aktördürler.

2011 Ağustos ayından buyana "Özgür Çerkes web"sitesi ile elektronik yayıncılık yapan ÇHİ, konusundaki en etkili mecralardan biri olmaya devam etmektedir. Apra yayıncılık Ltd Şti'ni kurarak, profesyonel anlamda Kafkasya kitapları basarak, Çerkes Entellektüel dünyasının derinleştirilmesi hedeflenmektedir.

Dili taşıyan en önemli vasıta şarkılardır. Bugüne kadar diasporada el atılmamış olan halk şarkılarının derlenip gün yüzüne çıkarılması ve yeni besteler yapılabilmesi için profesyonel bir müzik yapım şirketi kurmanın hazırlıkları yapılmaktadır.

"Çerkes Soykırımını Araştırma Enstitüsü Vakfı"nı kurup "Çerkes Soykırımı"nı uluslararası siyasi kadrolara ve akademyaya tanıtıp kabul ettirecek yapıyı oluşturmak ÇHİ'nin Çerkes Halkına borcudur.

SÜRECİN ÖZELEŞTRİSİ : Köklü, manüple olmamış ve ses getirebilen hiç bir kurumu olmayan Çerkes Halkı için, bu kadar kısa sürede bu kadar çok kurum ve eylem gerçekleştirmiş olan ÇHİ, çok hızlı gittiği için gerekli kadroları oluşturacak zamanı bulamamıştır. Yeterli kadro olmayışı en büyük eksikliğimizdir. Kadro eksikliğini tamamlayacak yolları mutlaka bulmak zorundayız.

ÇHİ'nin ikinci beş yılının birinci hedefi, güçlü kadrolarla, yarattığı kurumların içini doldurarak, Çerkesleri ses getiren bir halk olarak özgürlüğe doğru yürütmektir.



2161 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ETHEM’İN, GÖNEN BALCI KÖYÜ’NDEN ARAP MAHMUT’A MEKTUBU. - 19/08/2024
Çerkes Diaspora tarihinde Balıkesir’in Gönen ve Manyas Çerkeslerine uygulanmış asimilasyon, inkar ve imha politikaları anlaşılmadan Türkiye Çerkesleri’nin neden bu kadar yoğun bir biçimde yok olduklarını anlamak mümkün değildir.
SÜRGÜNDEKİ ETHEM’İN HATIRATI DOLAYISIYLA TÜRK ORDUSUNA YAZDIĞI BİLDİRİ - 27/07/2024
Bizlere kitaplarda Kurtuluş Savaşı, ya da İstiklal Harbi diye öğretilen şey aslında bir iç savaştır. Bu savaşta Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlılar, verilen iç savaşın yanında bir ayrıntıdan ibarettir.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR-3 - 01/07/2024
Çerkeslerin “Met Çunatuko İzzet” (Bilgin İzzet) dediği Yusuf İzzet Paşa, rafları kitap dolu bir odada Ethem beyi kabul etti. Solgun, halsiz görünüyordu. Heyecanlıydı, kalkarak Ethem beyi karşıladı, —“Memleketi bir felaketten daha kurtardın" dedi.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR – 2 - 14/06/2024
Ticaret basımevini satın alarak kurduğu Yeni Dünya gazetesini başyazarlıkla birlikte Arif Oruç beyin buyruğuna vermişti. Yeni Dünya, sırtını Ethem beyin askeri gücüne, ününe dayayarak komünizmi savunuyordu.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR - 03/06/2024
Ethem Bey’in iyi bir eğitimi olmadığı için onu eleştirenler, onun üstün meziyetlerinin farkında değildirler.
KIZILORDU KOROSU’NA GEÇİT YOK! - 25/04/2024
Her şeye rağmen bu konserlerin yapılmasında ısrar edilirse, Kızılordu Korosu'nu her şekilde protesto edeceğimizi ve pişman edeceğimizi de bilin!
ETHEM, CELAL BAYAR’A YAZDIĞI MEKTUPTA KÜRTLER İÇİN ÖZERKLİK, ÇERKESLER İÇİN AZINLIK HAKKI İSTEDİ. - 20/04/2024
Ethem meselesi bir çelişkiler yumağıdır. Ondan bir hain çıkarmaya çalışan güruh, onlarca kitap yazmasına rağmen henüz bunu başaramamıştır. Ondan bir kahraman çıkarmaya çalışanların eli de T.C. yasaları ve saldırıları nedeniyle bağlıdır.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİNE BİR BELGE DAHA - 13/04/2024
Çok net şekilde Şark-i Karibcilerin bunak paşalar diye suçladığı Çerkes Teavün Cemiyeti’nin, istisnalar hariç, Çerkeslik için hiç bir gelecek tasavvurunun olmadığını görüyoruz.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİ - 07/04/2024
Osmanlı döneminde Çerkesler iki önemli Cemiyet oluşturdular. Bunlardan birincisi 1908 yılında Çerkes Osmanlı paşaları tarafından kurulmuş olan “Çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti”dir. İkincisi 1921'de“Şark-ı Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti"dir.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi