• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam52
Toplam Ziyaret1045748
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.088734.2253
Euro37.628037.7788
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
Kültürel Çalışmalardan, Politik Mücadeleye
31/03/2012

Çerkes Halkının Cumhuriyet dönemindeki örgütlülüğü  altmışıncı yılını doldurdu. Bizim Sultanahmet Kafkas Kültür Derneği olarak bildiğimiz dernek 1951; Bağlarbaşı Derneği olarak bildiğimiz İstanbul Kafkas Kültür Derneği de 1952 yılında kuruldu.
Sultanahmet Kafkas Kültür Derneği’nin Kurucuları Bolşevik Devrimi yıllarında ülkesini terk etmek zorunda kalmış birinci nesil Kafkasya göçmenleriydi. Anavatandaki son dönem mücadeleyi yaşamış insanlar olarak farklı bir çizgileri vardı.

Benim sonradan dahil olduğum İKKD’nin ilk kurucu başkanı Rahmetli Prof. Hayri Domaniç’ti. Hayri Domaniç 10 yıl süreyle derneğin başkanlığını yaptı. Sayın Domaniç’le Çerkes davası nedeni ile tanıştık. Ama anlaşamadık. Rahmetli beni hiç sevmedi. Buna rağmen sayın Domaniç Türkiye’de kurulan ilk Çerkes örgütlenmesinin başkanı olarak bizce saygın bir yere sahiptir.

Daha sonraki dönemde başkanlık yapan Sait Şurdum’u da tanımak şerefine nail oldum. Rahmetli ait Şurdum döneminde Dernek binası satın alındı. Kızı Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı’nın Başkanlığı öneminde de Bağlarbaşı derneğinin alt büyük salonu alındı. Şurdum ailesi hizmetleriyle Çerkes Halkına kalıcı eserler bırakma konusunda ayrıcalıklı bir yer kazanmış durumda.
***
1974-1975 eğitim döneminde üniversite sınavları için İstanbul’a geldiğimde sınavdan sonraki ilk işim derneğe gidip üye olmaktı. Aradan tam 38 yıl geçmiş. Demek ki ben Cumhuriyet dönemi Çerkes örgütlenmesinin üçte ikisinin içinde bulunmuş ve gözlem yapmışım.
Ben İstanbul’a geldiğimde Rahmetli Avukat Kazım Öztekin başkanımızdı. O zamanda gençlik kolu ile yönetim kurulu çatışma halinde idi. Gençlik kolu başkanımız da Kemal Tura idi.
Daha sonra Bağlarbaşı Derneğinde Yaşar Bağ dönemi yaşandı. Yaşar Bağ eğitimci, hukukçu ve  demokrat kişiliğiyle ulaşılabilecek tüm kesimleri kucaklamaya çalıştı. Ancak 70’li yıllarda Türkiye’de sol değerler hızla yükseliyordu. Bağlarbaşı Derneği de Türkiye’deki solcu gençlerin kendilerini ifade edebildikleri bir platform oldu. Sağcı ve islamcı gençler ise Sultanahmet Kafkas Kültür Derneği’nde yoğunlaştı. Daha sonraki dönemde Şamil Vakfı ve Kafkas Vakfı Sultanahmet Kafkas Derneği’nden doğdu.
***
Bu dönemde çok değerli insanlar tanıdım. Dr. Vasfi Güsar, Beygua Ömer Büyüka, Yasin Çelikkıran, İzzet Aydemir, Mümtaz Demiröz, Hilmi Asena, Süleyman Yançotaral, Orhan Alpaslan’ı sayabilirim. Hepsine Allahtan rahmet diliyorum.
Halen hayatta olan ve toplumumuza hizmete devam eden Hapi Cevdet Yıldız, Rahmi Tuna, M. Nedim Özel, Erhan Şahin, Kuşha Faruk Özden, Fahri Huvaj, Necdet Hatam, Aslan Arı gibi değerli insanları bu dönemde tanıdım. Ve hepsinden çok şeyler öğrendim.
1978 yılında Bağlarbaşı Kafkas Kültür Derneği yönetimine Yaşar Bağ başkanlığında Cihan Candemir’le birlikte ben de girdim. Cihan Candemir’in çabalarını ve samimiyetini her zaman takdirle izledim. Ancak ÇHİ’nin dile getirdiği talepler karşısında ortaya koyduğu tavrı hiçbir zaman anlayamadığımı ve anlayamayacağımı belirtmek istiyorum.
1979 yılında "Ulusal Sorun ve Çerkeslerin Konumu" isimli kitabı yayınladık. Ve bugün dile getirdiğimiz taleplerin temelini o günlerde attık. Bu kitap yüzünden Çerkes Bölücüsü olarak sıkıyönetim mahkemesinde yargılanıp hapisle cezalandırıldım.
1980 yılında yayınına başladığımız Nıbceğu dergisi faşist 12 Eylül darbesi nedeniyle iki sayı çıkabildi. Çerkeslerin politik taleplerinin dile getirilmesinde ve bağımsız bir Çerkes hareketinin doğuşunda çok önemli bir platform olabilirdi Nibceğu. Ancak 12 Eylül darbesi Türkiye’de toplumsal gelişimin ve dolayısıyla Çerkesler’in de önünü kesmiştir.
1980li yıllar hem Türkiye’nin, hem de Çerkeslerin kayıp yıllarıdır. Dernekler uzun yıllar kapalı kalmış, açıldıktan sonra da 12 Eylül’ün korkusuyla sessiz kalınmıştır.
1989 yılında Çerkes Sürgünü’nün 125. yılı anma etkinliği de bir kilometre taşı olmuştur. Bu dönemden sonra artık “Çerkes göçü” söyleminden “sürgün” söylemine geçilmiştir.
1991 yılında Sovyetler birliğinin dağılması sürecine Çerkesler hazırlıksız yakalanmışlardır. DÇB bu dönemde kurulmuş, Abhazya savaşında çok önemli görevler üstlenmiştir. Ancak daha sonraki yıllarda Rusyanın manüplasyonu ile karşılaşan DÇB maalesef rehine bir örgüt konumuna düşmüştür.
1990’lı yıllarımızı Abhazya ve Çeçenistan savaşları doldurdu.
2000’li yıllarla birlikte Çerkesler sanal dünya ile tanıştı. 2003 yılında kurulan Circassian Canada Çerkesler üzerinde etkili oldu. Ancak orada toplanan ekibin Cherkessia.net adı altında yeni bir yapılanmaya gitmesi Circassian Canada’yı dondurdu.
Yine 2000’li yılların başında ortaya çıkan “Demokratik Çerkes Platformu” Çerkes Sürgününün görünür kılınmasında çok önemli bir işlev üstlenmiştir.
2005 yılında dernekleri terk ederek ortaya çıkan gençlik örgütlenmesi "Kafkasya Forumu" da çok önemli bir boşluğu doldurdu. “Çerkes Soykırımı” kavramının yerleşmesi ve sokaklarda seslendirilmesi konusunda çok önemli bir misyon üstlendi. Ancak sadece Rusya’ya karşı mücadele anlayışından sıyrılıp, büyük bir asimilasyonun yaşandığı Türkiye sistemine karşı mücadeleye katkı vermeleri yararlarını artıracaktır.
Çok büyük özverilerle çıkarılan Jineps Gazetesi de maalesef tiraj ve toplumsal etkinlik anlamında bir kitlesellik sağlayamamıştır.
***
Cumhuriyet tarihinde Çerkeslerin örgütlülüğünün 40 yılının içinde bulunmuş ve gözlemiş biri olarak anılarım arasında kısa bir gezinti yaptım.
Artık bugün yüz civarında dernek ve vakfımız var.
Federasyonlarımız var.
Onlarca internet sitemiz var.
Bugüne kadar kurumlarımız çok değerli çalışmalar yaptılar. Her kim ki Çerkes Davası için bir adım atmışsa, bir taş koymuşsa, bir harf yazmışsa, bir kuruş vermişse bizim için çok değerlidir.
Bu süreç böyle yaşanarak gelmiştir. Ancak belirtmeliyiz ki kurumlarımızın ve oluşumlarımızın bugüne kadar yürüttüğü çalışmalar ağırlıklı olarak "Kültürel çalışmalardır".
"Kültürel Çalışma"larla gelebildiğimiz yer ise ortadadır.
Yok olmanın son dönemecindeyiz.
Artık yıllar yılı yürüttüğümüz geleneksel çalışma biçimleriyle varabileceğimiz yeni bir yer yoktur !
Zaman artık talep etme zamanıdır!
Çerkeslerin taleplerinin politik arenaya taşınma ve politik mücadele zamanıdır!
Ve ÇHİ Çerkes kimliğini ve buna bağlı tüm temel hak ve özgürlükleri istiyor!
Bir ulusun varlığını sürdürmesi için talep edilmesi gereken her şeyi istiyor!
Çerkeslerin taleplerini meydanlara, çalıştaylara ve politik arenaya taşıyor!
Ankara ve İstanbul’dan sonra şimdi de hedefimiz Kayseri’dir!
“Çerkesim” ve “Çerkes dostuyum” diyen herkes bu mitingi desteklemek zorunda!
Karşı çıkanlar, görmezden gelenler, küçültmeye çalışanlar ve karalayanlar tarih önünde sorumludur.
Haydi 29 Nisanda Kayseri Fuar önü miting Alanına!
Yaşasın Halkımız, Yaşasın Çerkes Kalma Mücadelemiz!



4687 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ETHEM’İN, GÖNEN BALCI KÖYÜ’NDEN ARAP MAHMUT’A MEKTUBU. - 19/08/2024
Çerkes Diaspora tarihinde Balıkesir’in Gönen ve Manyas Çerkeslerine uygulanmış asimilasyon, inkar ve imha politikaları anlaşılmadan Türkiye Çerkesleri’nin neden bu kadar yoğun bir biçimde yok olduklarını anlamak mümkün değildir.
SÜRGÜNDEKİ ETHEM’İN HATIRATI DOLAYISIYLA TÜRK ORDUSUNA YAZDIĞI BİLDİRİ - 27/07/2024
Bizlere kitaplarda Kurtuluş Savaşı, ya da İstiklal Harbi diye öğretilen şey aslında bir iç savaştır. Bu savaşta Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlılar, verilen iç savaşın yanında bir ayrıntıdan ibarettir.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR-3 - 01/07/2024
Çerkeslerin “Met Çunatuko İzzet” (Bilgin İzzet) dediği Yusuf İzzet Paşa, rafları kitap dolu bir odada Ethem beyi kabul etti. Solgun, halsiz görünüyordu. Heyecanlıydı, kalkarak Ethem beyi karşıladı, —“Memleketi bir felaketten daha kurtardın" dedi.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR – 2 - 14/06/2024
Ticaret basımevini satın alarak kurduğu Yeni Dünya gazetesini başyazarlıkla birlikte Arif Oruç beyin buyruğuna vermişti. Yeni Dünya, sırtını Ethem beyin askeri gücüne, ününe dayayarak komünizmi savunuyordu.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR - 03/06/2024
Ethem Bey’in iyi bir eğitimi olmadığı için onu eleştirenler, onun üstün meziyetlerinin farkında değildirler.
KIZILORDU KOROSU’NA GEÇİT YOK! - 25/04/2024
Her şeye rağmen bu konserlerin yapılmasında ısrar edilirse, Kızılordu Korosu'nu her şekilde protesto edeceğimizi ve pişman edeceğimizi de bilin!
ETHEM, CELAL BAYAR’A YAZDIĞI MEKTUPTA KÜRTLER İÇİN ÖZERKLİK, ÇERKESLER İÇİN AZINLIK HAKKI İSTEDİ. - 20/04/2024
Ethem meselesi bir çelişkiler yumağıdır. Ondan bir hain çıkarmaya çalışan güruh, onlarca kitap yazmasına rağmen henüz bunu başaramamıştır. Ondan bir kahraman çıkarmaya çalışanların eli de T.C. yasaları ve saldırıları nedeniyle bağlıdır.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİNE BİR BELGE DAHA - 13/04/2024
Çok net şekilde Şark-i Karibcilerin bunak paşalar diye suçladığı Çerkes Teavün Cemiyeti’nin, istisnalar hariç, Çerkeslik için hiç bir gelecek tasavvurunun olmadığını görüyoruz.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİ - 07/04/2024
Osmanlı döneminde Çerkesler iki önemli Cemiyet oluşturdular. Bunlardan birincisi 1908 yılında Çerkes Osmanlı paşaları tarafından kurulmuş olan “Çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti”dir. İkincisi 1921'de“Şark-ı Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti"dir.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi