• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi25
Bugün Toplam189
Toplam Ziyaret1053885
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.154834.2917
Euro37.097537.2462
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
2009'da Görülmeyen Çerkesler, 2019'da Hatırlandı
21/12/2017

"Yiğit bin yaşar,

fırsat bir düşer"

 

Hiçbir baskı düzeni sonsuza dek süremez. Zaman, kendini mutlak hakim gören düzenleri aşındırır ve yorar. Bu yorgunluk ve tükenmişlik haline mutlaka bir çıkış yolu arar ve bulur toplumlar.

Türkiye Cumhuriyeti'nin temeline yerleştirilmiş olan Türk Irkçılığı, tek tip insan yaratma ideolojisi ülkeyi haddinden fazla yormuştur. Kendini farklı gören tüm kesimler, inanılmaz eziyetler görmüşlerdir. Aşağılanan ve her türlü baskıya maruz kalan etnik topluluklar asimile edildiler ve kimlik inkarına yöneldiler. Devletin istediği gibi değil de, kendi inancına göre yaşamak isteyen tüm dini kesimler müslüman, alevi, hıristiyan farkı gözetmeksizin ezildiler. Muhalif düşünceye sahip sol kesimlerin uğradığı baskı ve zulümlerse saymakla bitmez. Hatta devletin istediğinden daha fazla ırkçılık yapan  Turancılar bile idamla yargılanabildi bu ülkede.

Devletin içinden ve dışından yaşanan bu duruma eleştiriler ve muhalefet de her zaman sürmeye devam etti. Ama Türkiye'nin demokratikleşmesi bir türlü sağlanabilmiş değil. Turgut Özal'dan "federasyon dahil her şeyi tartışabilmeliyiz bu ülkede" sözünü duyduk. Demirel "Kürt realitesini tanıdık" dedi. Mesut Yılmaz "Avrupa Birliği'nin yolu Diyarbakır'dan geçer" demişti. Ancak bu sözler söz olarak kaldı. Bu lafları edenler ülkenin demokratikleşmesi adına bir adım bile atamadılar.

Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Türkiye’deki tabuların kırılması anlamındaki en önemli adım, 2009 yılında başlatılan "Demokratik açılım süreci" olmuştur. Bu süreç devam ettirilmemiş ve bugün ülke çok geri noktalara götürülmüş olmasına rağmen, Türkiye’deki ırkçı tabunun krılması anlamında bir milattır.

Avrupa Birliği'nin dayatması, içeride ve dışarıda verilen mücadeleler sonucu devlet, bu ülkede Türk'ten başka milletlerin de yaşadığı gerçeğini kabul etmek zorunda kalmıştır. Devlet ilk defa Kürtçe yayın yapan bir televizyon kanalı açmıştır. Bu kanal, yani TRT ŞEŞ, sekiz yıldan beri Kürtçe yayın yapıyor ve ülke bölünmüyor. Yine bu dönemde yapılmış Kürt, Alevi, Roman çalıştayları ilgi ve heyecanla takip edilmişti.

Bizler sıranın "Çerkes Çalıştayı"na gelmesini ve Çerkes taleplerinin devlet nezdinde kabul göreceği zamanı beyhude bekledik. O zaman faaliyette bulunan Çerkes kurumları süreci okuyamamış ve bir talep dile getirmeyi uygun görmemişti. Devlet nezdinde yapılan yoklamalarda da "Çerkeslerin bir talebi yok ki, onlarla neden çalıştay yapalım" cevabı alınmıştı. Çünkü Çerkesler görünmedikleri için üzerleri çizilmişti.

Bu koşullarda 2011 yılının Şubat ayında oluşturulan ÇHİ (Çerkes Hakları İnsiyatifi) ile meydanlara çıkan Çerkesler, Çerkes meselesini "Görünür Kılmak" ve taleplerini dünyaya duyurmak için yola çıktılar. Dört miting, bir çalıştay, onlarca eylem, defalarca hükümet ve siyasi parti temsikcileri ile görüşmeler yapıldı. Ancak Çerkeslerin talepleri ısrarla görmezden gelindi.

***

2009 "Demokratik Açılım Süreci"nde görmezden gelinen Çerkesler, 2019 Cumhuebaşkanlığı seçimlerine giderken birden bire hatırlanıverdi.

Neden acaba?

Bu sorunun cevabını ararken,yaşanan gelişmelere de kısa bir projeksiyon tutacağız.

ÇHİ'nin başlattığı eylemlilik süreci, derneklerine kapanıp görünmez olan Çerkesleri, "Görünür" kılmıştı. Çerkes taleplerine kulaklarını tıkayan devlet, gösterilen eylemlilik sonucu, AB İlerleme raporlarına girmeye başlayan Çerkesleri büyük bir dikkatle izlemeye başlamıştı. Devlet büyükleri konuşmalarına "Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkesi" diyerek, Çerkesleri de hatırlamaya başlamışlardı. 21 Mayıslarda devlet en üst düzeyde "acılarınızı paylaşıyoruz" demeye başlamıştı.

Bu arada diaspora  Çerkeslerinin tek kadın örgütlenmesi olan "Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti" yaptığı olağanüstü çalışmalarla gündeme geliyordu. Adığe Dil Derneği, dil adına bir devlet gibi çalışıyor ve devlet nezdinde kabul görüyordu. Çerkes-Fed Anavatanda ve tüm Çerkes diasporalarında örgütlenme alanının çok daha ötesinde bir etki yaratıyordu. Yani Çerkes Halkı görünür oluyor ve ben varım diyordu.

Ama bu süreçte asıl etkiyi yaratan ÇDP (Çoğulcu Demokrasi Partisi)’dir. 2014 yılının Ağustos ayında kurulan ÇDP, 7 Haziran 2015 seçimlerine dokuz bağımsız adayla katılarak, Çerkesleri tüm dünyada siyasi bir aktör haline getirmiştir.

ÇDP'nin adayları seçilememişlerdir ama iktidar partisi AKP'ye Kayseride bir, Samsun’da bir, İstanbul birinci bölgede bir milletvekili kaybettirerek toplam üç milletvekiline mal olmuşlardır. Her türlü araştırma verisine sahip iktidarın bunu görmemesi mümkün değildi. 1 Kasım 2015 seçimlerinde AKP, Hülya Nergis Atçı'yı aday göstererek Çerkes milletvekili kontenjanını açmıştır. Kaynar festivaline verilen destek, Adığe Dil Derneği Kültür Merkezi’ne verilen destekle iktidar Çerkeslere yaklaşmaya başlamıştır.

2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde % 50+1 oy gerekmektedir. Böylesi bir dönemde, siyasi anlamda örgütlenmiş Çerkesleri görmeyenlerin kazanma şansı yoktur. Biz bu gerçeğin farkındayız. Onurlu duruşumuzdan taviz vermeden, hakkımız olan taleplerimizi bu dönemde devletten alacağız.

2011 yılından beri dile getirdiğimiz, Çerkes Televizyonu, Çerkes Kültür Merkezleri ve Çerkes Müzesini bir seçim rüşveti olarak değil, bir hak olarak görüyoruz. Merkezine Çerkes Halkının taleplerini koyarak Türkiye devleti ile de, başka devletlerle de görüşülebilir. Bu son derece doğaldır.

Bu süreçte bazı kişi ve kurumlar suret-i haktan görünerek, süreci inşa etmiş gibi ortalıkta dolanıyorlar. Onların yalancı pehlivan pozlarına bu halkın karnı tok. Bu süreci yaratan, ÇHİ'nin eylemlilik süreci ve oluşturduğu kurumlardır. Rusya'nın ve Türkiye'nin formatladığı, güçlü bir Çerkes diasporasının oluşmasını istemeyen bazı çevreler bu süreci itibarsızlaştırma ve sabote etme gayreti içerisindedirler. Bunların halkımız nezdinde bir kıymeti yoktur ve olmayacaktır.

       Biz halkımıza sağlayacağımız hakların gururu ile anadilimizde şarkılar, şiirler, romanlar üreterek varlığımızı geleceğe taşıyacağız. 


2718 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ETHEM’İN, GÖNEN BALCI KÖYÜ’NDEN ARAP MAHMUT’A MEKTUBU. - 19/08/2024
Çerkes Diaspora tarihinde Balıkesir’in Gönen ve Manyas Çerkeslerine uygulanmış asimilasyon, inkar ve imha politikaları anlaşılmadan Türkiye Çerkesleri’nin neden bu kadar yoğun bir biçimde yok olduklarını anlamak mümkün değildir.
SÜRGÜNDEKİ ETHEM’İN HATIRATI DOLAYISIYLA TÜRK ORDUSUNA YAZDIĞI BİLDİRİ - 27/07/2024
Bizlere kitaplarda Kurtuluş Savaşı, ya da İstiklal Harbi diye öğretilen şey aslında bir iç savaştır. Bu savaşta Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlılar, verilen iç savaşın yanında bir ayrıntıdan ibarettir.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR-3 - 01/07/2024
Çerkeslerin “Met Çunatuko İzzet” (Bilgin İzzet) dediği Yusuf İzzet Paşa, rafları kitap dolu bir odada Ethem beyi kabul etti. Solgun, halsiz görünüyordu. Heyecanlıydı, kalkarak Ethem beyi karşıladı, —“Memleketi bir felaketten daha kurtardın" dedi.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR – 2 - 14/06/2024
Ticaret basımevini satın alarak kurduğu Yeni Dünya gazetesini başyazarlıkla birlikte Arif Oruç beyin buyruğuna vermişti. Yeni Dünya, sırtını Ethem beyin askeri gücüne, ününe dayayarak komünizmi savunuyordu.
ETHEM’İN BOLŞEVİKLİĞİNE DAİR NOTLAR - 03/06/2024
Ethem Bey’in iyi bir eğitimi olmadığı için onu eleştirenler, onun üstün meziyetlerinin farkında değildirler.
KIZILORDU KOROSU’NA GEÇİT YOK! - 25/04/2024
Her şeye rağmen bu konserlerin yapılmasında ısrar edilirse, Kızılordu Korosu'nu her şekilde protesto edeceğimizi ve pişman edeceğimizi de bilin!
ETHEM, CELAL BAYAR’A YAZDIĞI MEKTUPTA KÜRTLER İÇİN ÖZERKLİK, ÇERKESLER İÇİN AZINLIK HAKKI İSTEDİ. - 20/04/2024
Ethem meselesi bir çelişkiler yumağıdır. Ondan bir hain çıkarmaya çalışan güruh, onlarca kitap yazmasına rağmen henüz bunu başaramamıştır. Ondan bir kahraman çıkarmaya çalışanların eli de T.C. yasaları ve saldırıları nedeniyle bağlıdır.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİNE BİR BELGE DAHA - 13/04/2024
Çok net şekilde Şark-i Karibcilerin bunak paşalar diye suçladığı Çerkes Teavün Cemiyeti’nin, istisnalar hariç, Çerkeslik için hiç bir gelecek tasavvurunun olmadığını görüyoruz.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİ - 07/04/2024
Osmanlı döneminde Çerkesler iki önemli Cemiyet oluşturdular. Bunlardan birincisi 1908 yılında Çerkes Osmanlı paşaları tarafından kurulmuş olan “Çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti”dir. İkincisi 1921'de“Şark-ı Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti"dir.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi