• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam406
Toplam Ziyaret1161034
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar40.471140.6332
Euro46.735746.9229
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
NEDEN BU HALDEYİZ, NE YAPMALIYIZ?
23/07/2025

Anavatanımız Çerkesya’dan sürüldüğümüzde okuması yazması olmayan ümmî bir toplumduk. Yaşadığımız ülkelerde hayata tutunabilmek için eğitimin önemini çabuk kavradık ve okuma işine önem verdik. Doğrusunu isterseniz bunda başarılı olduğumuzu söyleyebiliriz. Ama okuma işini bir sınıf atlama meselesi olarak gördük. Bu eğitim işi farklı ülkelerde, farklı dillerde, farklı ideolojik formatlarda ve başkalarına hizmet etmek için gerçekleşti. İyi doktor, iyi profesör, iyi asker, iyi istihbaratçı, iyi yöneticiler olduk. Ama asla iyi Çerkes olamadık. Çerkes milletine hizmet etmeyi önümüze yüce bir amaç olarak koyamadık. Okuyarak bir makam ve mevki sahibi olanlar ya da iş dünyasında başarılı olanlar kendi milletlerine sırtlarını döndüler. Böylece Çerkes Milleti “Okumuşu çok, aydını yok” bir millet oldu.

Başkaları için eğitilmiş kişiler eğitildikleri devlet ve millet için ölürler, öldürürler, vergi verirler ve çalışırlar. Bazıları için bu son derece normal görülebilir. Ama birçok diasporik topluluk bunu aşabilmiş ve düşünce dünyalarının merkezine kendi milletlerini koyabilen milli bir duruş sergilemeyi başarabilen aydınlarını yetiştirebilmişlerdir.

Büyük bir soykırım ve sürgün sonucu Anavatanını terk etmek zorunda kalan Çerkesler yaşadığı ülkelere göre düşünmeye başlamışlardır. Türkiye’dekiler Türkiye ve Türk gibi, Anavatandakiler Rusya ve Rus gibi, Ürdün ve Suriye’dekiler bir Ürdünlü ve Suriyeli gibi düşünmektedir. Oysa biz dünyanın neresinde olursak olalım bir Çerkes bakışı olan ve her şart altında Çerkes milletinin menfaatlerini önceleyen bir nesil yetiştirmek zorundayız.

Bu bakış açıları ile ilgili iki örnek vermek isteriz:

Birinci örneğimiz Türkiye’den, ikinci örneğimiz Rusya’daki Çerkeslerin bakış açısına dair olacak.

Osmanlı’nın dağılması üzerine, birinci dünya savaşının galip devletleri kalan son Osmanlı toprağını paylaştılar. İngilizler İstanbul’a, Fransızlar Güneydoğuya, Yunanlılar Ege bölgesine, İtalyanlar Antalya bölgesine yerleştiler. İstanbul’daki hükümete başkaldıran Osmanlı Subayları ile İstanbul arasında bir iç savaş başladı. Bu iç savaşta İstanbul ve Ankara’nın yanında başı hep Çerkesler çekti. İç savaşı Ankara lehine Çerkes Ethem Bey kazanmasaydı bugün Türkiye Cumhuriyeti diye bir devlet olmayacaktı. Ama bize öğretilen Kurtuluş Savaşı hikayelerinde işin iç savaş kısmı es geçilir ve bu isyanları bastırmış olan Çerkes Ethem isyankar ilan edilerek, bir kahramandan bir hain yaratılıp bütün Çerkes milleti hain ilan edilmiştir.

Çerkes Ethem’in tasfiye edilmesiyle birlikte, İstanbul ve Ankara’dan umudunu kesen Çerkeslerin, 1921 yılında İzmir’de kurdukları ve Çerkesler için “Statü talep“ eden “Şark-ı Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti”nin de bizim tarihimiz olduğunu bilmemiz gerekiyor.

1923 yılında haksız yere köylerinden sürülmüş olan Gönen-Manyas Çerkeslerinin Sürgünü’nün yarattığı korku iklimini dağıtmak için mücadele etmemiz gerekiyor.

Türkiye nüfusunun yüzde beşini teşkil eden Çerkeslerin, Lozan Anlaşmasında af kapsamı dışında bırakılan ve bir hainler listesi olan 150’liklerin yarısının neden ÇERKESLERDEN oluşturulduğunu sorgulamamız gerekiyor.

Bu meselelere projeksiyon tutup anlatmazsak halkımızın yaşadığı toplumsal korkuyu aşamayız. Eğer toplumsal korku aşılamazsa hiçbir başarı elde etme şansımız da olamaz.

Şimdi bu olaylara Türkiye ve Türk gibi bakarsak Ethem’i hain, Şark-ı karibcileri Yunan  işbirlikçisi ve hain, Gönen-Manyas Çerkes sürgününü yapanları haklı, Yüzeliliklerin yarısını oluşturan soydaşlarımızı da “zaten hak etmişlerdi” olarak değerlendiririz.

Türkiye Çerkes diasporasının yazan, çizen okumuş takımı, Türkiye’nin bakış açısına uygun olarak bu olayları hep görmezden gelmiştir.

Halbuki hakim unsurun bakış açısına göre hareket etmeyi reddetmemiz gerekiyor.

İkinci örneğimiz ise Rusya içinde kalan Anavatandan. Meselelerimize Rus ve Rusya gibi bakan bir Çerkesin yazısını örnek olarak vereceğiz.

Örnek çok yeni bir yazı. Circassian Center diye Rusya aparatı bir web sitesinden. Bu örneği vererek o siteyi muhatap almak ya da polemiğe girmek değil amacımız.

Yazının başlığı, “Drau: Nazi işbirlikçisi Çerkeslerin son durağı.”

Uzun bir laf salatası olan yazıda, Rusya’nın bize verdikleri için ona şükran borçlu olduğumuz anlatılıyor. Anavatanımızdan sürülüşümüzde Rusya hariç herkes suçluymuş. Rusya sütten çıkmış ak kaşık gibi gösteriliyor.

Ve deniyor ki: “İşte Drau faciası diye insanlara yedirmeye çalıştıkları da Nazi Almanya’sıyla işbirliği yapıp vatanını satan Faşist Çerkeslerin hayatıyla ilgili. Bu işbirlikçiler, Almanlar yenilip geri çekilmeye başlayınca onlarla birlikte anavatanda kaçmışlar, sonradan Almanlar esir düşünce bu işbirlikçiler de esir olmuşlar ve sonunda İngiltere ve Amerika’nın emriyle Sovyetler Birliğine teslim edilmişlerdir. Ve bu vatan haini yüz karası faşist Çerkesler kurşuna dizilerek öldürülmüşlerdir. Bunun dışında anlatılan her şey masaldır. Ki bizim diasporamız masala tapar.”

Bugün Stalin’in insanlığa karşı işlediği suçlar Ruslar tarafından bile lanetlenirken, Rus’tan fazla Rusçu olmuş bir Çerkes, soydaşlarının kurşuna dizilmesini alkışlayabilecek kadar alçalabiliyor.

Velhasıl halkımızla ilgili uydurulmuş yalanları kökten reddederek, yerine doğruyu ikame edebilecek kadroların artık ortaya çıkması icap ediyor.

***

Soykırıma uğrayıp vatanından sürülmüş Çerkeslerin durumu gerçekten içler acısıdır. Vatanını kaybetmiş, özgürlüğünü kaybetmiş, dilini kaybetmiş, kimliğini kaybetmiş ve yönünü kaybetmiş bir halkın, asalet, nezaket, sadakat gibi içi boş sözlerle avunuyor olması durumu daha da içler acısı hale getiriyor.

Ayrıca köy yerleşim birimlerinde izole bir biçimde yaşıyor olmak dili ve kültürü bir biçimde koruyordu. Devletin uyguladığı asimilasyon ve şiddet politikaları Çerkesliği yok etmeye yetmemişti.

Ancak tarımın makineleşmesi ve kapitalist gelişme köylerimizi tasfiye etti ve Çerkes toplumunun yüzde doksanı şehirlerde yaşamaya başladı. Köy kökenli Çerkeslerin sosyalleşme alanları olan derneklerimiz, şehirlerde doğan ikinci ve üçüncü nesil çocuklarımız için bir anlam ifade etmiyor ve şehirlerde doğan çocuklarımızı hızla kaybediyoruz.

Bu durum, diaspora için de, anavatan için de büyük bir tehlike oluşturuyor. Eğer tedbir alınmazsa tüm tarihten silinmiş milletler gibi “bir zamanlar Çerkesler diye bir millet yaşıyordu” diye anacak bizi  tarih kitaplarında gelecek nesiller.

Bu duruma seyirci kalmamak için en değerli sermaye olan bilginin peşine düşüp halkı için kullanabilecek entellektüel kadroların yetiştirilmesi gerekiyor.

***

Yaptığım tarih okumaları göstermiştir ki; devletleri kuranlar ve etnik toplulukları millet haline getirenler, o halkların milliyetçileridir.

Türkiye Cumhuriyeti’ni Türk milliyetçileri kurmuşlardır. Çevremizde bulunan Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Sırbistan ve Arap devletleri yakın zamanda o halkların milliyetçileri tarafından kurulmuşlardır.

Eğer bizler Çerkes Milleti olarak bir vatan ve millet inşa etmeyi hayal ediyorsak, fikriyatımızın merkezinde “Çerkes Milliyetçiliği”nin olması gerektiğine inanıyoruz.

Ayrıca bütün kurumlarımızın temel fikrinin Çerkes Milliyetçiliği olması gerektiğini düşünüyoruz.

Çerkes Milliyetçiliği fikri, siyasi duruşumuzun ideolojisi olmalıdır.

Ayrıca Çerkes Milletinin başına gelen her şey siyasidir. Anavatanımızın Rusya tarafından işgali ile soykırım ve sürgün edilmemiz Rusya Devletinin siyasi bir kararıdır. Osmanlı Devleti içerisinde bu kadar birbirinden uzak coğrafyalara dağıtılmamız da siyasi bir karardır. Osmanlı Devletinin dağılmasıyla birlikte oluşan Milliyetçi devletlerin Çerkeslere uyguladığı asimilasyon ve inkar politikaları da siyasi kararlardı.

Tüm bu siyasi olaylar neticesinde yok olma aşamasına getirilmiş Çerkes Halkının kültürel mücadele yürüterek başarı elde etme şansı yoktur. Onun için Çerkes siyasi örgütlenmelerini desteklememiz, Çerkes siyasi önderliğinin oluşmasına katkıda bulunmamız gerekiyor.

Çerkes siyasallaşmasının ve tanınırlığının en önemli aşamalarından biri olan ”Çerkes Soykırımı”nın parlamentolarda tanınması çalışmaları da ayrıca desteklenmelidir.

Halleşmeye devam edeceğiz.



883 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

RUSYA ON YIL İÇİNDE DAĞILACAK BİR ÜLKEDİR - 19/06/2025
On yıl içerisinde dünyanın fosil yakıt ihtiyacı ortadan kalkacaktır. Petrol, doğalgaz, kömür ve kereste dışında satacak bir ürünü olmayan Rusya çöp olacak ve dağılacaktır.
ÇERKESLER, RUSLAR’DAN ÇOK DAHA ASİL VE DAYANIKLI BİR MİLLETTİR - 09/06/2025
Korkan kimse dövüştüğü kimseyi asla yenemez. Ruslar da Çerkesya’nın Ormanlık dağlık coğrafyasından ve gözünü daldan budaktan sakınmayan savaşçılarından çok korkuyorlardı.
ÇERKES TARİHİNİ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ VAKFI-ÇERTAV’IN FİNANSMAN MODELİ - 30/05/2025
Kimlik bilincinin oluşabilmesi ve kaybettiklerimizi tekrar geri kazanabilmemizin en önemli şartı toplumun tarih bilincinin oluşması ve tarih hafızasının yaratılması gerekliliğidir.
KAFKAS-RUS SAVAŞI DEĞİL, SOYKIRIMA DİRENİŞ! - 18/05/2025
Rus Emperyalizmi topuyla, tüfeğiyle, yüzbinlerce askeri ile saldırırken, Çerkes tarafının ne bir ordusu, ne de bir devleti vardı. Vatanlarını ellerinden almak isteyen Rus, Kazak ve diğer milletlerden oluşan hırsızlar sürüsüne karşı direniyorlardı.
“ÇERKES TARİHİNİ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ VAKFI-ÇERTAV” İSTANBUL’DA KURULDU - 16/04/2025
Kendi aydınımızı yetiştirebilmek için bir yolculuk başlattık, gayret bizden, destek Çerkes Milleti’nden. Allah utandırmasın.
ÇERKESLERİN ŞEHİR SINAVI ÇOK KÖTÜ GİDİYOR! - 31/03/2025
Öncelikle yapılması gereken şey gençliğe yatırım yapılmasıdır. Gençleri saygısızlıkla suçlayıp toplumdan uzaklaştırmak yerine, onlardan öğreneceğimiz çok şeyin olduğunu bilmemiz gerekiyor.
ÇERKES KONFORMİZMİ EN BÜYÜK DÜŞMANIMIZDIR! - 22/02/2025
Toplumun önüne geçen bu memur takımı, sicillerine bir zarar gelmemesi için toplumu itaat eden, uyumlu hale getiren öncüler oldular. Bu emir alan öncü takımı Çerkesleri Türkiye’de Türk, Rusya’da Rus, Ortadoğu’da Arap yapmanın katalizörü oldular.
ETHEM’İN, GÖNEN BALCI KÖYÜ’NDEN ARAP MAHMUT’A MEKTUBU. - 19/08/2024
Çerkes Diaspora tarihinde Balıkesir’in Gönen ve Manyas Çerkeslerine uygulanmış asimilasyon, inkar ve imha politikaları anlaşılmadan Türkiye Çerkesleri’nin neden bu kadar yoğun bir biçimde yok olduklarını anlamak mümkün değildir.
SÜRGÜNDEKİ ETHEM’İN HATIRATI DOLAYISIYLA TÜRK ORDUSUNA YAZDIĞI BİLDİRİ - 27/07/2024
Bizlere kitaplarda Kurtuluş Savaşı, ya da İstiklal Harbi diye öğretilen şey aslında bir iç savaştır. Bu savaşta Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlılar, verilen iç savaşın yanında bir ayrıntıdan ibarettir.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi