• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam326
Toplam Ziyaret1197252
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar41.690441.8574
Euro48.322648.5163
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
TÜRK ORDUSUNUN ETHEM’DEN KORKTUĞUNU M. KEMAL İTİRAF EDİYOR
13/10/2025

Yazımıza Nutuk’tan uzun bir alıntı yaparak başlayalım. Yorumumuzu alıntıdan sonra yapacağız.

Ethem ve kardeşleri, canlarını Refet Paşa’ya borçludurlar

Yunan ordusunun yaptığı bu saldırıda, Ethem ve kardeşleri de kendilerine düşen görevi yerine getirmekten geri durmadılar. Tekrar Kütahya’ya yönelerek orada bulunan zayıf tümenimize saldırıya başladılar. İzzettin Paşa’nın sağlam karakteri ve bilgili komutası ve emrindeki Türk subay ve erlerinin yüksek kahramanlıkları, Ethem ve kardeşleriyle saldıran hain kuvvetleri yenerek geri çekilmek zorunda bıraktı. Eğer kendileri de dahil olduğu halde tamamen yok edilmekten kurtulabilmişlerse bunu hiç sevmedikleri Refet Paşa’ya borçlu olduklarını söylemeliyim. Şu noktayı açıklayıvereyim:

Refet Paşa, iki süvari tümeniyle, Dumlupınar’ın on kilometre kadar doğusunda bulunan Küçükköy’de bulunuyordu. Kütahya’da bulunan 61. Tümen’e batıdan saldıran Ethem kuvvetlerini hızlı bir şekilde yenmek ve ortadan kaldırmak üzere hareketi emredildi. Refet Paşa, süvarileriyle Ethem kuvvetlerinin yan ve arkasına gidecekti. Bulunduğu yerden kuzeye, Kütahya’ya bakılacak olursa, bu görevin tabiî bir yürüyüşle ve çok etkili bir şekilde yapılabileceği ortadaydı. Oysa Refet Paşa gitmesi gereken yere gitmemiş, tam aksi yöne, Kütahya’nın batısına değil doğusuna Alayunt’a gitmiş. Süvari kuvvetleri 12 Ocak 1921 günü öğleye doğru Alayunt bölgesine ulaştı. Refet Paşa, İzzettin Paşa ile görüşmek üzere Kütahya’ya gitti. İzzettin Paşa, süvari tümenlerinin Kütahya güneyinden, Yellice dağı batısından, tamamen süvariden oluşan Ethem kuvvetlerinin gerilerine gönderilmesini istemiş. Refet Paşa, iki tarafın savaş durumu hakkında tam bilgisi olmadığını ileri sürerek, böyle bir harekete yanaşmamış... Refet Paşa, İzzettin Paşa kuvvetlerinin doğuya, Porsuk suyu gerisine çekilmesi durumunda, süvarileriyle Kütahya ovasından asilerin yan ve gerilerine saldırmayı düşünüyormuş. Atlı asiler hayvanlarından inip, piyade tümenimiz karşısında yaya olarak savaştığı en zayıf durumda bile üzerine yürümekte kararsızlık gösteren komutanın, piyade tümenimiz yenilerek geri çekilirken atları üzerinde bulunacak ve moralleri yükselmiş asilerin hangi tarafına ve nasıl saldırmayı düşündüğü, gerçekten her asker için düşünülecek bir sorundur. Böyle bir şey olamaz! Bu düşman süvarisi, geri çekilmek zorunda bıraktığı piyadenin yerine Refet Paşa süvarilerinin üzerine atılmayacak mıydı?

Efendiler, savaş meydanına, top tüfek sesine gelen bir kuvvetin, bir tek kurşun atmadan, savaşan ve kendinden olan bir kuvvetin yenilmesini beklemesi ve ondan sonra iş görebileceğini sanması, yalnız asker olanların değil, en basit görüşlü insanların bile mantıklı bulacağı bir düşünce değildir. Görev ve özveri savaşan birliklerin yenilmeden, çekilmeden başarısını sağlamaya çalışmakla yerine getirilir. Arkadaşı savaşırken ve yardıma muhtaçken, seyirci kalmış komutanlar arkadaşının yenilgisine tanık olabilirlerse de, tarihin acımasız eleştirisinden, kınamasından asla kurtulamazlar.” (Nutuk, İş Bankası Yayınları, s. 372-373)

***

 Mustafa Kemal, Güney Cephesi Komutanı Refet Bele’nin Ethem’den korktuğu için, Ethem’in üzerine gitmek yerine tam tersine, Alayunt’a gidip yenilip kaçacak olan İsmet İnönü birliklerine daha kolay yardım edebileceğini, yani Ethem üzerine gönderilmiş iki komutandan biri olan Refet Bele’nin peşin olarak korktuğunu ve yenilgiyi kabul ettiğini itiraf ediyor. İstiklal Mahkemeleri sayesinde asker toplayabilen Ankara’nın ilk işi, Yunan’a saldırmak yerine, Yunan Ordusu ile savaşmakta olan Ethem kuvvetlerine saldırmak olmuştur. Kütahya’da Yunan Ordusu ile savaşmakta olan dört bin kişilik Ethem Kuvvetleri, yedibinbeşyüz kişilik İsmet İnönü kuvvetleri ile kuzeyden yedibinbeşyüz kişilik Refet Bele kuvvetleri tarafından kuşatılarak çembere alınmıştır. Ethem bey, Türk ordusunun kendisine kurşun sıkmaya cesaret edemeyeceğini düşünmektedir. Refet Bele Kurşun sıkmaya cesaret edememiştir ama İsmet İnönü kuvvetleri üzerlerine top atmaktadır. İsmet İnönü kuvvetlerini önüne katan Ethem bey, Yunan Ordusunun harekete geçmesi üzerine İnönü’nün kuvvetleri ile savaşmaktan vazgeçmiş ve kuvvetlerini dağıtmaya karar vermiştir. Böyle bir gelişmeden zafer devşirme zavallılığında bulunan Ankara’nın ona teşekkür etmesi gerekirken ondan bir hain yaratması nankörlük, hak bilmezlik ve hak yemektir.

***

Türkiye Kurtuluş Savaşının en silik şahsiyetlerinden biridir Refet Bele. Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı Bandırma Gemisi ile Samsun’a çıkmıştır. İçişleri Bakanlığı, Güney Cephesi komutanlığı yapmış, Mudanya Mütarekesini imzalamış, Sultan Vahdettin’e Saltanatın kaldırıldığını tebliğ etmiş, 4 Kasım 1922 tarihinde İstanbul’un idaresine TBMM adına el koymuş, Vahdettin ülkeden ayrıldıktan sonra Halife seçilen Abdülmecit Efendiye uyacağı kuralları bildirmiş olan kişidir Refet Bele. Bu kadar önemli görevleri üstlenmiş bir kişinin Ethem Kuvvetlerinden korkmasını Mustafa Kemal Nutuk’ta niçin hatırlatmıştır? Çünkü Refet Bele de Kurtuluş Savaşının gerçek Kahramanları gibi Kazım Karabekir Başkanlığında, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Halide Edip Adıvar, Adnan Adıvar gibi önemli kişilerin “Mustafa Kemal diktatörlüğe gidiyor, bunu önlememiz lazım” diyerek kurdukları “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası”na katılmış olmasındandır. Bütün Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurucuları ve İttihatçılar İzmir Suikasti davasında yargılanmışlardır. Refet Bele de yargılananlar arasındadır. Mustafa Kemal kendisine rakip olabilecek kişi ve kurumları yok etmek ve aşağılamak hususunda pek mahirdir. Refet Bele de Nutuk’ta payına düşeni almıştır. Ama Refet Bele’yi aşağılarken, Türk Ordusunun Ethem Bey Kuvvetlerinden nasıl korktuğunu da itiraf etmiştir.



121 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

TÜRKİYE BARIŞMAYA İSTİKLAL MAHKEMELERİ KARARLARINI GEÇERSİZ SAYARAK BAŞLAYABİLİR - 22/09/2025
Eğer Türkiye barışmak istiyorsa bir yerden başlamalı. Bu başlangıç Türkiye’deki tüm kesimlerin hala yarasını kanatmakta olan kararları almış ve infaz ettirmiş olan İstiklal Mahkemelerinin kararlarını TBMM kararıyla geçersiz sayarak olmalıdır.
ETHEM VE M. KEMAL ARASINDAKİ MÜCADELE İDEOLOJİKTİ - 31/08/2025
”Mustafa Kemal Diktatörlüğe gidiyor”diyerek 1924 Kasım ayında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (İlerici Cumhuriyet Partisi)’nı kuran, Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Refet Bele, A.F. Cebesoy ve arkadaşları Mustafa Kemal’le ideolojik ayrılığa düşmüşlerdi
BALKAR SELÇUK’A MEKTUP - 10/08/2025
Tanzer Ünal ismindeki bir gazeteci çalıştayımızı eleştirirken, ”Yeni Bir İhanet Şebekesi” manşetini atmış isimlerimizi ve resimlerimizi de vererek bizi hainlikle suçlayarak hakaret etmişti. O zaman mahkeme bunu fikir özgürlüğü olarak kabul etmişti.
NEDEN BU HALDEYİZ, NE YAPMALIYIZ? - 23/07/2025
Eğer bizler Çerkes Milleti olarak bir vatan ve millet inşa etmeyi hayal ediyorsak, fikriyatımızın merkezinde “Çerkes Milliyetçiliği”nin olması gerektiğine inanıyoruz.
RUSYA ON YIL İÇİNDE DAĞILACAK BİR ÜLKEDİR - 19/06/2025
On yıl içerisinde dünyanın fosil yakıt ihtiyacı ortadan kalkacaktır. Petrol, doğalgaz, kömür ve kereste dışında satacak bir ürünü olmayan Rusya çöp olacak ve dağılacaktır.
ÇERKESLER, RUSLAR’DAN ÇOK DAHA ASİL VE DAYANIKLI BİR MİLLETTİR - 09/06/2025
Korkan kimse dövüştüğü kimseyi asla yenemez. Ruslar da Çerkesya’nın Ormanlık dağlık coğrafyasından ve gözünü daldan budaktan sakınmayan savaşçılarından çok korkuyorlardı.
ÇERKES TARİHİNİ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ VAKFI-ÇERTAV’IN FİNANSMAN MODELİ - 30/05/2025
Kimlik bilincinin oluşabilmesi ve kaybettiklerimizi tekrar geri kazanabilmemizin en önemli şartı toplumun tarih bilincinin oluşması ve tarih hafızasının yaratılması gerekliliğidir.
KAFKAS-RUS SAVAŞI DEĞİL, SOYKIRIMA DİRENİŞ! - 18/05/2025
Rus Emperyalizmi topuyla, tüfeğiyle, yüzbinlerce askeri ile saldırırken, Çerkes tarafının ne bir ordusu, ne de bir devleti vardı. Vatanlarını ellerinden almak isteyen Rus, Kazak ve diğer milletlerden oluşan hırsızlar sürüsüne karşı direniyorlardı.
“ÇERKES TARİHİNİ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ VAKFI-ÇERTAV” İSTANBUL’DA KURULDU - 16/04/2025
Kendi aydınımızı yetiştirebilmek için bir yolculuk başlattık, gayret bizden, destek Çerkes Milleti’nden. Allah utandırmasın.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi