• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam297
Toplam Ziyaret1178888
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar41.048041.2125
Euro47.826848.0184
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
Rusya ve Piyonlarının Saldırıları Onurumuzdur
14/07/2015

Çerkes Halkı dünyanın en mazlum halklarından biridir.

Çerkes Halkı dünyanın en sahipsiz halklarından biridir.

Ve Çerkes Halkı dünyanın en örgütsüz halklarından biridir.

Dünyanın bütün mazlum halkları, kendilerine zulüm uygulayanlara karşı örgütlenip mücadele bayrağını yükseltiyor.

Oysa Çerkesler tedaviyi reddeden bir hasta gibi. Oynaya oynaya yok olurken, yok oluşa karşı örgütlenmeyi reddediyorlar. Mücadele ateşini yükseltelim diyenlerden köşe bucak kaçıyorlar.

Sanki dünyanın en büyük direnişini gerçekleştirmiş bir halkın torunları onlar değil. Doğrusu bu korkaklık onlara hiç yakışmıyor.

Yaşanan sürgün ve soykırımın üzerinden yüz elli bir yıl geçti. Bu travmayı kırıp atmanın, bu narkozdan kurtulmanın zamanı ise çoktan gelip geçti.

Ancak hayat ve mücadele bizlere de çok şey öğretiyor. Okumak, çalışmak ve hayata tutunmak için geldiğimiz büyük şehirlerde ilk işimiz, derneklerimize koşmak olmuştu. Ne kadar da çok sevmiştik derneklerimizi. Yapayalnız olduğumuz kocaman şehirlerde güvenli bir liman olmuştular bize. Çok değerli yapılanmalardır derneklerimiz.

Ama derneklerin tüm bu özverili çabalarına rağmen asimilasyon ve yok oluş durdurulamıyordu.

O zaman yeni bir yol bulmak gerekiyordu.

Çerkes Halkının yaşamakta olduğu süreci doğru tahlil edip, yeni bir duruş ve mücadele yöntemi geliştirmek gerekiyordu.

Çerkes Halkının varlığına kasteden süreç, Rusyanın emperyalist politika ve savaşlarla anavatanımıza saldırarak sürgün ve soykırım uygulamasıyla başlıyordu. Anavatan dışında ise, yeni kurulan Türk ve Arap devletlerinin ırkçı ve asimilasyoncu politikaları Çerkes Halkının varlığına kastediyordu. Politikamızın temeli Soykırımcı Rusya’nın ve asimilasyoncu Türkiye ve Arap devletlerinin bu politikalarını deşifre ederek mücadele bayrağını yükselmekten geçiyordu.

Ama öncelikle yapılması gereken şey, Çerkeslerin bir meselesi ve davası olduğunu ortaya koymak, "görünür” kılmaktı...

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, girdiği Avrupa Birliği süreci ve iç dinamiklerin etkisiyle demokratik açılım sürecini başlatmak zorunda kalmıştı. 2009 yılında başlatılan demokratik açılım sürecinde Kürtler, Aleviler ve Romanlarla çalıştaylar yapılmış ve TRT ŞEŞ açılmıştı.

Çerkeslerin de demokratik açılım sürecine dahil edilmesini umutla bekledik. Çünkü devletin pozitif ayrımcılık uygulayarak Çerkeslere de kaynak aktarması hayati derecede önem taşıyordu.

Gerek kurumlarımız, gerek devlet nezdinde yaptığımız yoklamalarda, kurumlarımızın harekete geçmek gibi bir niyetinin olmadığını anladık. Çünkü kurumlarımız, Rusya’dan beslenen dar bir oligarşik yapı tarafından teslim alınmıştı.

İktidar ve devlet cephesinde yaptığımız yoklamalarda "Çerkeslerin bir talebi yok ki, niye muhatap alalım" yanıtını aldık.

Bunun üzerine "toplumsa politik" hareket ÇHİ oluşturularak harekete geçildi.

Bu süreçte hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm kurumlarımızla ve oluşumlarımızla temasa geçilip, yaşanan sürece nasıl bir katkı sunabilecekleri soruldu.

Ancak bu süreçte tüm Çerkes kurumları ve oluşumları sınıfta kaldılar. Eğer bu süreçte tavırsız kalabilseydiler bile saygınlıklarını koruyabilirlerdi.

Ama tavırsız kalmaları ne mümkün? Çerkeslerin taleplerinin dile getirileceği mitingleri engellemek için canlarını dişlerine taktılar. Bu talepleri dile getirmek isteyen insanlara en acımasız iftiraları atmaktan çekinmediler. Amerikancı, AKP projesi, PKK-BDP'li, İslamcı gibi ipe sapa gelmez ithamları yapmaktan hiç çekinmediler. Bu sistematik karalama ve iftira kampanyası beş yıldır hiç kesintisiz devam ediyor. Mitingler için yapılan engelleme, çalıştay için de, Suriye Çerkesleri için oluşturulan DÇDK-Dünya Çerkesleri Dayanışma Komitesi için de, Çerkes-Fed için de, ADDER için de, Çoğulcu Demokrasi için de kesintisiz olarak yapıldı. Sonra "bu yaptığınızın adına siyasi literatürde alçaklık denir" şeklinde verdiğimiz en alt düzeyden tepkiye de gücenip alınganlık gösterdiler.

Bu ithamları bir Türk milliyetçisi yapsa anlarım. Zaten onlar kendilerinden beklenen saldırıları yaptılar. Onların yaptığı saldırıların, nezdimizde bir kıymeti yoktur. Bir Rus Milliyetçisi yapsa onu da anlayışla karşılarım. Ama bu saldırılar Çerkes kurumlarından ve kendisine Çerkesim diyebilenlerden geliyorsa bunu anlayabilmem mümkün değildir.

Bağımsız Çerkes siyasetine bu iftiraları atanların iplerini takip ederseniz, iplerin Rusya’nın elinde olduğunu görürsünüz. Yapılan bu iftiralara ise "psikolojik savaş" diyorlar. Ancak bu iftiralar bizim irademizi çelikleştirmekten başka hiçbir işe yaramıyor.

Bu iftiraları yapanlara siyasi literatürde "işbirlikçi" diyorlar.

Yaşadığımız beş yıllık süreç her şeyi ayna gibi gün yüzüne çıkarmıştır.

Rusya ve işbirlikçilerinin saldırıları ve iftiraları, bağımsız Çerkes siyasetini sadece "onurlandırır ve güçlendirir."

***

Hepinize iyi bayramlar diliyorum.



2173 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ETHEM VE M. KEMAL ARASINDAKİ MÜCADELE İDEOLOJİKTİ - 31/08/2025
”Mustafa Kemal Diktatörlüğe gidiyor”diyerek 1924 Kasım ayında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (İlerici Cumhuriyet Partisi)’nı kuran, Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Refet Bele, A.F. Cebesoy ve arkadaşları Mustafa Kemal’le ideolojik ayrılığa düşmüşlerdi
BALKAR SELÇUK’A MEKTUP - 10/08/2025
Tanzer Ünal ismindeki bir gazeteci çalıştayımızı eleştirirken, ”Yeni Bir İhanet Şebekesi” manşetini atmış isimlerimizi ve resimlerimizi de vererek bizi hainlikle suçlayarak hakaret etmişti. O zaman mahkeme bunu fikir özgürlüğü olarak kabul etmişti.
NEDEN BU HALDEYİZ, NE YAPMALIYIZ? - 23/07/2025
Eğer bizler Çerkes Milleti olarak bir vatan ve millet inşa etmeyi hayal ediyorsak, fikriyatımızın merkezinde “Çerkes Milliyetçiliği”nin olması gerektiğine inanıyoruz.
RUSYA ON YIL İÇİNDE DAĞILACAK BİR ÜLKEDİR - 19/06/2025
On yıl içerisinde dünyanın fosil yakıt ihtiyacı ortadan kalkacaktır. Petrol, doğalgaz, kömür ve kereste dışında satacak bir ürünü olmayan Rusya çöp olacak ve dağılacaktır.
ÇERKESLER, RUSLAR’DAN ÇOK DAHA ASİL VE DAYANIKLI BİR MİLLETTİR - 09/06/2025
Korkan kimse dövüştüğü kimseyi asla yenemez. Ruslar da Çerkesya’nın Ormanlık dağlık coğrafyasından ve gözünü daldan budaktan sakınmayan savaşçılarından çok korkuyorlardı.
ÇERKES TARİHİNİ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ VAKFI-ÇERTAV’IN FİNANSMAN MODELİ - 30/05/2025
Kimlik bilincinin oluşabilmesi ve kaybettiklerimizi tekrar geri kazanabilmemizin en önemli şartı toplumun tarih bilincinin oluşması ve tarih hafızasının yaratılması gerekliliğidir.
KAFKAS-RUS SAVAŞI DEĞİL, SOYKIRIMA DİRENİŞ! - 18/05/2025
Rus Emperyalizmi topuyla, tüfeğiyle, yüzbinlerce askeri ile saldırırken, Çerkes tarafının ne bir ordusu, ne de bir devleti vardı. Vatanlarını ellerinden almak isteyen Rus, Kazak ve diğer milletlerden oluşan hırsızlar sürüsüne karşı direniyorlardı.
“ÇERKES TARİHİNİ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ VAKFI-ÇERTAV” İSTANBUL’DA KURULDU - 16/04/2025
Kendi aydınımızı yetiştirebilmek için bir yolculuk başlattık, gayret bizden, destek Çerkes Milleti’nden. Allah utandırmasın.
ÇERKESLERİN ŞEHİR SINAVI ÇOK KÖTÜ GİDİYOR! - 31/03/2025
Öncelikle yapılması gereken şey gençliğe yatırım yapılmasıdır. Gençleri saygısızlıkla suçlayıp toplumdan uzaklaştırmak yerine, onlardan öğreneceğimiz çok şeyin olduğunu bilmemiz gerekiyor.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi