• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi6
Bugün Toplam377
Toplam Ziyaret988638
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
TBMM'de Hiç Çerkes Vekil Oldu mu?
25/06/2018
Yazının başlığına bakanlar benim ne kadar cahil olduğumu düşünüp, TBMM'nin 98 yıllık tarihinde bildiğimiz bilmediğimiz onlarca Çerkes kökenli milletvekilinin olduğunu söyleyebilirler. Burada benim sorduğum, vekillerin biyolojik olarak Çerkes olup olmadıkları değildir; Çerkes kimliği bilincine sahip, Çerkeslerin kimlik ve varlık mücadelesine yönelik bir kelam edebilmiş milletvekili var mıdırın cevabını arıyorum. Yoksa TBMM'de biyolojik Çerkeslerin olduğunu ben de biliyorum tabi ki.
Malesef bir kişi hariç, mevcut Türk ırkçısı dalgaya itiraz edebilmiş, bir Çerkes vekil hariç hiç kimse yoktur. TBMM'nin kurulduğu günden, yani 23 Nisan 1920’den günümüze kadar geçen sürede onlarca Çerkes vekilden, 10 tanesinin portresini inceleyeceğiz. Biri hariç, tamamının nasıl kimlik bilincinden yoksun olduklarını göstereceğiz.
 
EMİR MARŞAN PAŞA: Tarihler 1 Mayıs 1920'yi göstermektedir. Yani TBMM'nin üzerinden bir hafta geçmiştir. Kürsüde sağlık vekili Yusuf Kemal Tengirşek konuşuyor.
Yusuf Kemal Tengirşek : Zannediyorumki her Türkün söyleyeceği memleketimizde görülecek ilk iş sıhhiye işidir. Çünkü sıhhat olmazsa, çünkü Türklük bulunmazsa, o Türkler üzerine inşa edeceğimiz hiç bir iş kalmaz. Türkleri muhafaza etmek için evvela sıhhatini muhafaza etmeli (alkışlar). Türklüğü bitiren hastalıkları bir an evvel kaldırmazsak, eğer Türk ailesinin,Türk ferdinin refahını temin etmezsek....." minvalinde cümleler sarf eder.
Yusaf Kemal Beyin konuşmasından sonra Sivas mebusu Emir paşa kürsüye çıkar ve şu konuşmayı yapar.
Emir Paşa (Sivas Miletvekili) : Yusuf Kemal Beyefendi hazretlerinin konuştuğu sırada sıhhatlerinin muhafazası lüzumunu yalnız Türklere hasretmiş olmasına itiraz ediyorum. (İslam demekti sedaları, kelime ile oynamayın sesleri) Müsade buyurun, zannederim ki, Müslümanlık namına teessüs etmiş bir hilafet vardır. Değil burada ki müslümanların,a ktar-ı cihanda bulunan umum müsliminin bu hilafete merbutiyetlerini (bağlılıklarını) unutmamak iktiza eder. Rica ederim, yalnız Türklük istimal(kullanma) etmeyelim. Çünkü Türklük namına biz buraya cem olmadık (toplanmadık.Gürültüler) Rica ederim yalnız Türkler değil, müslümanlar demek, hatta Osmanlı demek kafidir. (İslam deniliyor sadaları) Bu vatanda Çerkes, Çeçen, Kürt, Laz ve daha bir takım kabail-i islamiye (islam kabileleri) vardır. Bunları hariçte bırakacak söz söylemeyelim.(gürültüler)
 
Reis - Müsade buyurunuz devam etsin.
Emir Paşa (Devamla) -Bendeniz bu mesele hakkında uzun söz söyleyecek değilim. Bu gibi sözlerin şimdiye kadar faidesini görmedik. Hepimiz hilafete merbutuz (bağlıyız). Bu hilafet-i muazzamayı birçok uzun asırdan beri muhafaza eden Türk kavm-i necibi olduğunu kimse inkar edemez. Yalnız tefrikayı (ikiye ayrılmayı) icab edecek hiçbir söz söylenmemesini tekrar temenni ediyorum.
Çerkes olan Emir Paşa kürsüden inince sözü Mustafa Kemal Paşa alır ve aşağıdaki konuşmayı yapar.
Mustafa Kemal Paşa : Efendiler,meselenin bir daha tekerrür etmemesi ricası ile bir iki nokta arz etmek isterim; burada maksud olan ve meclis-i alinizi teşkil eden zevat yalnız Türk değildir, yalnız Çerkes değildir, yalnız Kürd değildir, yalnız Laz değildir. Fakat hepsinden mürekkeb anasır-ı islamiyedir, samim bir mecmuadır. Binanaleyh bu heyet-i aliyenin temsil ettiği, hukukunu, hayatını, şeref ve şanını kurtarmak için azmettiğimiz emeller, yalnız unsur-i islama  münhasır değildir. Anasır-ı islamiyeden mürekkep bir kitleye aittir. Bunun böyle olduğunu hepimiz biliriz...  Bu mecmuayı teşkil eden her bir unsur-i İslam bizim kardeşimiz ve menafii(çıkarları) tamamıyla müşterek olan vatandaşımızdır. Ve kabul ettiğimiz asasatın ilk satırlarında bu muhtelif anasır-i İslamiyedeki vatandaştır, yek diğerine karşı hürmet-i mütekabile ile riayetkardırlar ve yek diğerinin her türlü hukukuna ırki, içtimai, coğrafi daima  riayetkar olduğunu tekrar teyid ettik, cümlemiz bu gün samimiyetle kabul ettik. Binaenaleyh menefimiz(çıkarlarımız) müşterektir. Tahsiline azm ettiğimiz vahdet (gerçekleştirmeye çalıştığımız birlik), yalnız Türk, yalnız Çerkes değil, hepsinden memzuç (bitişik) bir unsur-i islamdır. Bunun böyle telakkisini ve sui tefehhüme meydan verilmemesini rica ediyorum (alkışlar).
 
İttihatçı Türk ırkçılığına karşı, TBMM çatısı altında bu ülkede sadece Türkler değil, Çerkesler, Kürtler, Lazlarla birlikte birçok halk daha yaşıyor diyebilen yürekli ilk ve son ses Rahmetli Emir Marşan Paşadır. Sivas Kongresinin hamiliğini yapan, Sivas ve Uzunyayla Çerkeslerinin katılmasını sağlayan Sivaslı bir Abaza olan Emir Paşa, o dönemde iki yılda bir yapılan seçimlerde hemen tasfiye edilmiştir. Mustafa Kemale bu takiyye konuşmasını yaptıran Emir Paşa soyadı kanunu çıkınca Marşan soy adını almıştır. Aslen Hukukçu olan Emir Marşan'a padişah tarafından paşalık ünvanı verilmişti. Daha sonra İstiklal mahkemesinde yargılanan Emir Marşan paşaya üç yıl Ispartaya sürgün cezası verilmiştir.
 
TBMM'de “bu ülkede Çerkeslerde yaşıyor” diyebilen ilk ve tek Çerkes milletvekilidir. Adğece ve Abazacayı iyi bilen Emir Marşan Paşa 1940 yılında vefat etmiştir. Ona Allahtan rahmet diliyorum.
 
RAUF ORBAY : 1880 Yılında doğan Rauf Orbay'ın babası Abazaların Çin'ce Sülalesinden Amiral Mehmet Muzaffer Paşa, Annesi Kürt Bedirhan aşiretinden Hayriye Rüveyda Hanımdır. Deniz subayı olan Rauf Orbay İttihat Terakki üyesidir. Son Osmanlı kabinesinde ittihat terakki adına Bahriye nazırıdır. Mondros Mütarekesini Osmanlı Devleti adına imzalayan kişidir. Kurtuluş Savaşına Balıkesir bölgesi Çerkeslerinin katılmasını sağlamıştır. Çerkes Ethem'in kurtuluş savaşını başlatması talimatını vererek görevlendirmeyi yapandır.
Malta sürgününden döndükten sonra TBMM de vekil olan Rauf Orbay, 13 Temmuz 1922-4 ağustos 1923 tarihleri arasında Başvekillik (Başbakanlık) yapmıştır. Türkiye için çok kritik olan bu süreç, Çerkesler için de çok kritik bir döneme tekabül etmektedir. 30 Ağustos 1922 de şekillenmiş olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Eylül 1922'den Aralık 1922'ye kadar olan sürede Güney Marmara Çerkesleri’ne yönelik çok ciddi operasyonlar yapmış ve bir çok Çerkes ileri geleni idam edilmiştir.  Yine 1923 Mayıs sonunda başlayıp,1923 yılı haziranında devam eden Gönen-Manyas Çerkes sürgününde Başbakan olan Rauf Orbay soydaşları için malesef kılını kıpırdatmamıştır.
Malesef Çerkes kamuoyunda Gönen-Manyas Çerkes sürgününü Rauf Orbay'ın durdurduğu şeklindeki bir şehir efsanesi dolaşmaktadır. Bunun gerçekle hiç bir ilgisi yoktur. Sürgün Lozan Barış analaşmasına konmuş olan genel af maddesine istinaden kalkmıştır.
Rauf Orbay da kendi milletine zerre kadar faydası olmadan bu dünyadan göç etmiş biyolojik Çerkesler’den biridir.
 
RECEP PEKER : 1889 Yılında İstanbul'da doğmuştur. Dağıstan'dan göç etmiş bir Lezgi ailesinin çocuğudur. Harbiyeyi bitirdikten sonra birinci dünya savaşında çeşitli cephelerde savaşmıştır. Kurtuluş Savaşına katılmış, 23 Nisan 1920 de açılan ilk meclisin genel sekreterliğine getirilmiştir. İkinci dönem Kütahya milletvekili seçilen Recep Peker Cumhuriyet Halk Fırkası genel sekreterliğine getirildi. Atatürk ve İnönü'den sonra partinin üçüncü adamı oldu. Mübadele, İmar iskan, savunma ve bayındırlık bakanlıkları yaptı.1946 yılında başbakan oldu.
1936 yılında hayranı olduğu faşizmi incelemek üzere İtalya'ya gönderildi. Dönüşünde yazdığı ve Başbakan İnönü tarafından onaylanarak imzalanan TBMM'nin üzerinde bir "faşist Konsey" kurulmasını öngören rapor Atatürk tarafından reddedildi. Sertlik yanlısı, aşırı Türkçü, altı okun mucidi Recep Peker, Türkiye'de farklılıkları yok etmek için kurulmuş eritme kazanına odun taşıyan zebanilerin başındaki kişiydi.
Böylesine bir siyasetçi ve devlet adamının içlerinden çıkmış olmasından dolayı, tüm Kuzey Kafkasyalılar ve Çerkesler utanç duymalıdırlar.
 
RIZA KUAS  : 1926 Yılında Sakarya Hendek'te doğan Rıza Kuas, Türkiye Sendikacılığının en önemli kurucu kişilerinden biridir. Lastik-iş Sendikasının Kazlıçeşme Şube Başkanlığından sonra seçildiği Lastik-iş sendikasının 25 yıl başkanlığını yapmıştır.
İşçi sınıfının siyasi alanda da varlık göstermesi gerektiğine inanan Rıza Kuas, 12 arkadaşı ile Türkiye İşçi Partisi-T.İ.P.'i kurmuştur. 1965 yılın T.İ.P. Ankara Milletvekili, 1969 yılında da İstanbul milletvekili olarak parlamentoya girmiştir.
1960-1980 dönemi Türkiye’nin en özgürlükçü dönemiydi.Kürt meselesi de bu dönemde T.İ.P. içerisinde tartışılmaya başlanmıştı.R ıza Kuas da Çerkes meselesini tartışmaya açabilecek en önemli kişilerden biriydi. Ama bu tartışmayı açmaya ya bilinci yetmedi, ya da cesareti yetmedi. 1960’lı yılların başında Çerkes meselesi Türkiye siyasetinin gündemine girebilseydi, Çerkeslerin bugünkü kimlik bilinci çok farklı bir seviyede olabilirdi.
 
İHSAN SABRİ ÇAĞLAYANGİL : 1908’de İstanbul'da doğan İhsan Sabri Çağlayangil'in ailesi, Manyas Değirmenboğazı köyünden bir Ubix ailedir. 1031 yılında Hukuk fakültesini bitiren Çağlayangil, Emniyet Genel Müdürlüğü yapmıştır. Daha sonra Yozgat, Antalya, Çanakkale, Sivas ve Bursa valiliklerinde bulunmuştur. 1961 yılında Bursa senatörü,1965 yılında da Dışişleri Bakanı olmuştur. 1975 ve 1977’ de tekrar Dışişleri Bakanı olmuştur. 1979'da Cumhuriyet Senatosu Başkanı seçilen Çağlayangil, 6.04.1980-12.09.1980 tarihleri arasında  Cumhurbaşkanı vekilliği yapmıştır. 1983'te Büyük Türkiye Partisi kurucuları arasında yer almıştır. 1990 Yılında aktif siyasetten çekilmiş, 1993 senesinde vefat etmiştir.
Türkiye tarihine bir utanç sayfası olarak geçen Dersim Katliamı’na aktif olarak katılmış olan Çağlayangil'in, internet ortamındaki biyografilerinin hiç birinde Çerkes olduğu yazmamaktadır. Türk siyasi hayatının renkli kişisi olarak tarihteki yerini alan Çağlayangil de kendi milleti olan Çerkeslere hiçbir faydası dokunmadan bu dünyadan göç etmiş biyolojik Çerkeslerden biridir.
***
Buraya kadar olan bölümde bu dünyadan göç etmiş olan Çerkes vekillerin sevabı olanların sevaplarını, günahı olanlarında günahlarını hatırlattık. Şimdi de halen hayatta olan ve fiilen siyasetin içinde olan Çerkes vekillerle ilgili tespitlerimizi paylaşacağız.
 
ZEKERİYA TEMİZEL  : O hayatımıza İstanbul Defterdarı olarak girdiğinde Çerkesmiş laflarını duymaya başladık. Ecevit tarafından milletvekili ve maliye bakanı yapılmıştır. DSP tarafından İstanbul Belediye Başkan adayı yapıldığında, İstanbul'daki Çerkes Dernekleri bir komite oluşturup peşinde gezmişlerdi.
2017 yılında Kaffed Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma, onun sadece biyolojik Çerkes olmaktan öteye gidemeyeceğini göstermektedir. Çerkeslerin soykırıma uğramadıklarını söyleyen konuşmasını cehaletle izah edemeyiz. Soykırım suçlaması ile karşı karşıya olan Türkiye'nin, bu kavramın kullanılmasını istemeyen tavrına destek olan bir anlayıştır Temizel'in Kaffed konuşması.
Zekeriya Temizel de kendi milletine faydası olmadan bu dünyadan göç edecek biyolojik Çerkeslerden biridir. Ama inşallah ben yanılırım. Kendisi sağ olduğu için beni yanıltma şansına hala sahip.
 
ABDÜLLATİF ŞENER : 1954 Sivas Yıldızeli doğumlu, annesi Çeçen, babası Karaçay olan Abdüllatif Şener'i Çerkes Siyasetçi olarak hepiniz tanıyorsunuz. O yüzden siyasette hangi görevlerde bulunduğuna dair bir paylaşım yapmayacağım.
Abdüllatif Şener Ak-Partiden istifa edip,Türkiye Partisi'ni kurduğu dönemde,2010 yılında Bağlarbaşı Kafkas Kültür Derneğini bir heyetle ziyaret etmişti. Yaptığı konuşmadan sonra kendisine "Çerkeslere ve diğer azınlık halklara anadil eğitimi konusunda ne gibi pozitif ayrımcılık yapmayı düşünüyorsunuz?" şeklinde yönelttiğim soruya bozulmuştu.
"Anadil evde öğrenilir. Benden yapmayacağım şeyler için söz istemeyin" diyerek,Çerkes kimliği konusunda bomboş olduğunu göstermişti.
O gün bir Çerkes olarak ben ondan umudumu kesmiştim. O günden bugüne Abdüllatif Şener'den beni ve Çerkes Halkını umutlandıracak, Çerkesler lehine bir kelam işitmedim. Bundan sonra da işiteceğimi düşünmüyorum. Ama çıkmadık canda umut vardır.
 
ENGİN ÖZKOÇ  : Seçildiğinde telefon edip "Kendim seçilmiş kadar sevindim kardeşim" diyerek tebrik etmiştim onu 2011 yılında. 2011 yılında da bizler ÇHİ'yi oluşturup Çerkes Meselesini görünür kılmak ve siyasetin gündemine taşımak için yola çıkmıştık.
1980 öncesinde "Halklara Özgürlük" diyen Dev-Genç içinde birlikte çalışmış, Adapazarı Kayalar köyündeki evlerinde bir çok kez kalmış, özel bir hukukumuzun olduğunu sandığım Abhaz Engin Özkoç kardeşim benim için bir hayal kırıklığı olmuştur.
Biz hiç kimseden bir yere adam tayin ettirme, ihale ve kayırma gibi taleplerde bulunmayız. 2012 yılında ÇHİ'nin düzenlediği Çerkes Çalıştayı’na davetli olup katılma sözü verdiği gelme cesareti gösterememiş biridir Engin Özkoç kardeşim. 
CHP içerisindeki ulusalcıların gözüne girmek için TBMM'de sergilediği Kürt düşmanı tutumla onun Çerkes meselesine ve de Türkiye'nin demokratikleşmesine bir katkısının olmasını mümkün görmediğimi belirtmek isterim. 
 
BÜLENT KUŞOĞLU : Aslen Oset asıllı olan Bülent Kuşoğlu’nun bu yazıya girebilmesi bir televizyon programında gösterdiği korkak tavırla ilgilidir. Bu tavır aslında bütün Çerkes vekillerde olan genel bir tavırdır. 
Bu yıl 21 Mayıs 2018 sabahı Fox Tv'de İsmail Küçükkaya ile çalar saat programının bazı ekonomik konulardaki sorularıyla ilgili konuğu olmuştu Bülent Kuşoğlu. O konu sona erince İsmail Küçükkaya "Bugün 21 Mayıs Çerkes sürgünü yıldönümü, bir arkadaşım var Nart. O mesaj atmış, bildiğim kadarıyla siz de Çerkessiniz?" diye soruvermişti. Bu sorudan rahatsız olan Bülent Kuşoğlu soruyu duymazdan gelmiş ve konuyu başka yöne çekerek hiç cevap vermemiş, İsmail Küçükkaya'nın da sorusu ortada kalmıştı.
Bir mevki ve makam kazanmış Çerkeslerin etnik kimliklerinin kariyerlerine zarar vereceğini düşünerek gösterdikleri korkaklığı sergileyen tipik durumun resmini çekmiş olduk. Onun için Bülent Kuşoğlu da bu yazımızın konuklarından biri oldu.
 
HÜLYA NERGİS ATÇI: Sayın Emine Arslandok Sezgin'in ÇDP'nin bağımsız adayı olarak 7 Haziran 2015 seçimlerinde Kayseri'de aldığı 5000 oyun bize bahşettiği Çerkes vekildir Hülya Nergis Atçı.
1967 yılında doğan Hülya Nergis Atçı, Hukuk fakültesini bitirip Avukatlık yaptı. 1996 yılında Ethem Nergis'le evlenip Kocaeline yerleşti. Kocaeli AKP il kadın kolları, Kocaeli AKP İl teşkilatı yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Kocaeli AKP Kadın kolları başkanlığı da yaptı. Kocaeli Kayserililer Derneği ve Derince Zihinsel Engelliler Derneği yönetim kurulu üyeliği yaptı. FETÖ'cü olduğu gerekçesiyle KHK ile kapatılan Cihan Hukuk Derneği’nin de başkanlığını yaptı. 
Çerkes kurumları ile hiç bir ilişkisi olmamış Hülya Nergis Atçı, AKP'nin Çerkes kontenjanından Kayseri milletvekili olarak hayatımıza girdi. 
 
Sevgili okuyucularım, 
Gördüğünüz gibi isimlerini saydığım 10 tane Çerkes vekilin biri hariç hiçbirinin Çerkes toplumuna zerre kadar faydası olmamıştır. Bu seçimlerde de AKP, CHP ve MHP'den biyolojik Çerkes olarak tabir ettiğimiz bir takım vekiller parlamentoya gireceklerdir. 
Ancak Halkların Demokratik Partisi olan bütün etnik toplulukların temsilcilerini içinde barındıran bir partide de maalesef hiç bir Çerkes vekil bulunmayacaktır. Yükselen Çerkes mücadelesinin hem biyolojik, hem Çerkes vekilleri, hem de tüm siyaset kurumlarını etkileyerek Türkiye'nin demokratik gelişimine katkı sağlayacağı günlerin yakında olduğunu biliyoruz.


8468 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KIZILORDU KOROSU’NA GEÇİT YOK! - 25/04/2024
Her şeye rağmen bu konserlerin yapılmasında ısrar edilirse, Kızılordu Korosu'nu her şekilde protesto edeceğimizi ve pişman edeceğimizi de bilin!
ETHEM, CELAL BAYAR’A YAZDIĞI MEKTUPTA KÜRTLER İÇİN ÖZERKLİK, ÇERKESLER İÇİN AZINLIK HAKKI İSTEDİ. - 20/04/2024
Ethem meselesi bir çelişkiler yumağıdır. Ondan bir hain çıkarmaya çalışan güruh, onlarca kitap yazmasına rağmen henüz bunu başaramamıştır. Ondan bir kahraman çıkarmaya çalışanların eli de T.C. yasaları ve saldırıları nedeniyle bağlıdır.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİNE BİR BELGE DAHA - 13/04/2024
Çok net şekilde Şark-i Karibcilerin bunak paşalar diye suçladığı Çerkes Teavün Cemiyeti’nin, istisnalar hariç, Çerkeslik için hiç bir gelecek tasavvurunun olmadığını görüyoruz.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİ - 07/04/2024
Osmanlı döneminde Çerkesler iki önemli Cemiyet oluşturdular. Bunlardan birincisi 1908 yılında Çerkes Osmanlı paşaları tarafından kurulmuş olan “Çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti”dir. İkincisi 1921'de“Şark-ı Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti"dir.
SİYASİ KİMLİĞİ, ÇERKESLİĞİNİN ÖNÜNDE OLANLAR. - 23/03/2024
Tarih, yaptıklarımız ve yapmadıklarımızla bizleri yargılayacak. Çerkes kimliğinin görünür kılınması ve Çerkes kimlik bilincinin yükselmesi adına, İshak Akbay’a oy vermek tarihsel bir sorumluluktur.
ARTIK ÇERKESLER DE DAMGALARINI VURMAYA BAŞLADI - 05/12/2023
Ankara’dan Saim Tuc, İstanbul’dan Mustafa Bakıcı ve Londra’dan Muhittin İzzet Kandur’u sonsuzluğa uğurladık. Her biri “nev-i şahsına münhasır” dedikleri gibi çok değerli kişiliklerdi. Asla yerleri doldurulamayacak kimselerdir.
YENİ AÇILIMLAR YAPMAK GEREKİYOR - 07/10/2023
Biz de hem repertuarımızı genişletmek, hem de Çerkesce daha geniş kitlelere ulaşmak için, Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, Türk Pop ve protest müziği parçalarını Çerkesce’ye çevirip Maksıme‘de icra edeceğiz.
ETHEM MESELESİNE ÇERKESLER NASIL BAKMALIDIR? - 12/09/2023
Türk Tarih tezinin temel taşı olan Nutuk’ta Ethem Bey’le ilgili bu ifadeler durduğu sürece Ethem Beyin hainliğinin ortadan kalkması mümkün değildir.
“RUSYA’NIN DOSTLARI DÜŞMANIMIZ, DÜŞMANLARI DOSTUMUZDUR” - 23/07/2023
Kim ki Rusya’nın dostudur, bilin ki Çerkes Halkının düşmanıdır. Bunun Çerkes, Türk, Abhaz, Oset, Çeçen olması fark etmez.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi