• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam343
Toplam Ziyaret988604
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
MUSTAFA KEMAL ÇANAKKALE KAHRAMANI OLABİLİR Mİ?
27/12/2020
Sevgili Okuyucularım,
Çerkes Ethem’le ilgili derin okumalar yapıyorum. Ve bu güne kadar yazılmış kurtuluş Savaşı ile ilgili komutanların anılarını da didik didik ediyorum. Doğru bir tarih ortaya çıkarabilmek için, bugüne kadar söylenmiş yalanların ortaya çıkarılması gerekiyor. Bu hiç de kolay bir şey değil. Yerleştirilmiş tabulara dokunmak, fikri ve cezai anlamda saldırıları göğüsleyebilme cesaretini gerektiriyor.
Mustafa Kemal’in Çanakkale Destanı’nı yazdığını düşünür herkes. Oysa Çanakkale bir deniz savaşıdır ve orada Mustafa Kemal hiç yoktur. Kara savaşları Gelibolu Yarımadası’nda geçmektedir. Gallipoli Savaşı olarak bilinir bütün dünyada.
Şimdi Çanakkale savaşını “Atatürk” olmadan önceki Mustafa Kemal’den dinleyelim. Sonra da Çanakkale Savaşı’na katılan paşalardan Selahattin Adil ve Fahrettin Altay’ın anılarına bakalım.
“1918 yılı Mart ayında Ruşen Eşref, Yeni Mecmua’nın Çanakkale özel sayısını hazırlarken, Şişli’de Kemal Paşa’yı da ziyaret etmek gereğini duyuyor; böyle bir ziyaretin yıllar sonra kendisine büyükelçilik ve rahat bir yaşam sağlayacağını hiç aklına getirmiyor. Genç edebiyatçı Ruşen Eşref, Çanakkale üzerinde bir edebiyat yaratma çabası içinde. 1915 yılı Şubat Ayı’nda  Boğazın girişinin iki yanındaki Seddülbahir ve Kumkale’ye asker çıkarma girişimlerini hatırlattıktan sonra “o zaman, hep ağızlarda işitip okuduğumuz bir Mehmet Çavuş çıkıyor, toprağımıza ayak basan  düşmanı tekrar denize atıyor“ diye yazıyor. Bundan sonra Ruşen Eşref ile Mustafa Kemal paşa arasında 1918 yılında, Mart ayında, Şişli’de geçen konuşmayı aktarmak istiyorum. Soruya Ruşen Eşref başlıyor.
- Düşman bu karaya asker ihraç etmek teşebbüsünü neden denedi?
- Bu hareket bir keşif olarak kabul edilebilir. Bir de malum 5 Mart vardır.
5 Mart, eski takvimle bilinen tarih oluyor; aslında 18 marttır. Bu konuşma yıllar sonra yeniden yayınlanmasına karşın, eski takvim korunuyor; olabilir. Ruşen Eşref devam ediyor.
- Ki asıl sizi alakadar eden de odur, Paşa Hazretleri.
- Fakat bu tamamen bahri (deniz)bir harekettir. Sahil müdafası Cevad Paşa Hazretlerinin taht-ı emrinde bulunuyordu. Benim bu hareketle alakam dolayısıyladır.
Aslında bir deniz savaşı olan Boğaz’ın savunulması, düşman gemilerinden bazılarının denizin dibine indirilmesiyle Kemal’in hiç bir ilgisi bulunmuyor; Kemal bu sırada bir ihtiyat tümeninin komutanıdır. Bu ihtiyat tümeni, üçüncü Kolordu Komutanı Esat Paşa’ya bağlıdır; Kemal Bey, Ruşen Eşref’in özendirmelerine kapılarak, ”yalnız 5 Mart gününün sabahı Cevat Paşa Hazretleri ..... bulunan karargahına gelmişti“ diyor. Kemal Bey,1918 yılında askeri sır olacağı düşüncesiyle Karargahının yerini bildirmiyor; karargah daha kuzeydedir. Söylediklerinin gerçekle hiçbir ilgisini bulamıyorum. Cevad Paşa’nın Gelibolu’da Maydos, şimdiki Eceabat yakınındaki karargaha giderek bir ihtiyat tümeninin yarbay rütbesindeki komutanını ziyaret etmesi imkan dahilinde görülmüyor; usule ve savaşın gereklerine denk düşmüyor.”  (Yalçın Küçük; Türkiye Üzerine Tezler, Cilt 5 Sahife: 70-71)
“Başka bir yaşam öyküsünün yazılmasını imkansız buluyorum; Kurtuluş Savaşı bir yana, Kemal Paşa için parlak bir geçmiş yaratmak İçin bulunabilen ve seçilen tek yer Gelibolu oluyor. Halbuki Çanakkale’de savaşanlardan ve anı bırakanlardan Müstahkem Mevki kurmay Başkanı Selahattin Adil, Kemal’in Arıburnu’nda düşmanın denize döküldüğünü resmen rapor etmesine karşın bunun doğru olmadığını yazıyor. Daha sonra Kemal Paşa ile çok yakın ilişkilere giren Fahrettin Paşa, bıraktığı anılarında, elinde dört alayın olmasına karşın Kemal’in düşmanı denize dökmemesine Enver’in çok sinirlendiğini anlatıyor. Daha da önemlisi, Gelibolu’da Liman Paşa’dan sonraki en önemli komutan olan Esat Paşa, dört cilt tutan anılarını, daha sonra önemli yerlere gelmiş kimseleri incitmemek için yayınlatmak istemiyor. Ancak yayınlanan bir özetten, düşman Arıburnu’na yakın bir kumsaldan karaya çıktığı bir sırada Kemal’in birlikleriyle birlikte geriye doğru geldiği, mevzilerini terk ettiği, kendisinin “ölmek var, dönmek yok” emriyle geri gönderdiği anlaşılıyor. Fahrettin Paşa bunu doğruluyor ve bir ölçüde tevil etmeye çalışıyor. Fahrettin Paşa, ayrıca Kemal’in Gelibolu’da, kendisine verilmemiş yetkileri ve sıfatları kullandığını ve sürekli olarak yeni birlikler istediğini belirtiyor.” (Yalçın Küçük;Türkiye Üzerine Tezler Cilt 5, Sahife: 73)
Hak etmedikleri ünvanları iktidar sahiplerine verebilmek için her türlü yalanı ve çarpıtmayı yapabilen resmî tarih yazıcılarının üstünü örttükleri gerçekleri ortaya çıkarabilmek ve Çerkes Ethem’in emeğinin üzerine çökerek onu hainleştirenlerle görülecek hesabımız var. 


1256 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KIZILORDU KOROSU’NA GEÇİT YOK! - 25/04/2024
Her şeye rağmen bu konserlerin yapılmasında ısrar edilirse, Kızılordu Korosu'nu her şekilde protesto edeceğimizi ve pişman edeceğimizi de bilin!
ETHEM, CELAL BAYAR’A YAZDIĞI MEKTUPTA KÜRTLER İÇİN ÖZERKLİK, ÇERKESLER İÇİN AZINLIK HAKKI İSTEDİ. - 20/04/2024
Ethem meselesi bir çelişkiler yumağıdır. Ondan bir hain çıkarmaya çalışan güruh, onlarca kitap yazmasına rağmen henüz bunu başaramamıştır. Ondan bir kahraman çıkarmaya çalışanların eli de T.C. yasaları ve saldırıları nedeniyle bağlıdır.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİNE BİR BELGE DAHA - 13/04/2024
Çok net şekilde Şark-i Karibcilerin bunak paşalar diye suçladığı Çerkes Teavün Cemiyeti’nin, istisnalar hariç, Çerkeslik için hiç bir gelecek tasavvurunun olmadığını görüyoruz.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİ - 07/04/2024
Osmanlı döneminde Çerkesler iki önemli Cemiyet oluşturdular. Bunlardan birincisi 1908 yılında Çerkes Osmanlı paşaları tarafından kurulmuş olan “Çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti”dir. İkincisi 1921'de“Şark-ı Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti"dir.
SİYASİ KİMLİĞİ, ÇERKESLİĞİNİN ÖNÜNDE OLANLAR. - 23/03/2024
Tarih, yaptıklarımız ve yapmadıklarımızla bizleri yargılayacak. Çerkes kimliğinin görünür kılınması ve Çerkes kimlik bilincinin yükselmesi adına, İshak Akbay’a oy vermek tarihsel bir sorumluluktur.
ARTIK ÇERKESLER DE DAMGALARINI VURMAYA BAŞLADI - 05/12/2023
Ankara’dan Saim Tuc, İstanbul’dan Mustafa Bakıcı ve Londra’dan Muhittin İzzet Kandur’u sonsuzluğa uğurladık. Her biri “nev-i şahsına münhasır” dedikleri gibi çok değerli kişiliklerdi. Asla yerleri doldurulamayacak kimselerdir.
YENİ AÇILIMLAR YAPMAK GEREKİYOR - 07/10/2023
Biz de hem repertuarımızı genişletmek, hem de Çerkesce daha geniş kitlelere ulaşmak için, Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, Türk Pop ve protest müziği parçalarını Çerkesce’ye çevirip Maksıme‘de icra edeceğiz.
ETHEM MESELESİNE ÇERKESLER NASIL BAKMALIDIR? - 12/09/2023
Türk Tarih tezinin temel taşı olan Nutuk’ta Ethem Bey’le ilgili bu ifadeler durduğu sürece Ethem Beyin hainliğinin ortadan kalkması mümkün değildir.
“RUSYA’NIN DOSTLARI DÜŞMANIMIZ, DÜŞMANLARI DOSTUMUZDUR” - 23/07/2023
Kim ki Rusya’nın dostudur, bilin ki Çerkes Halkının düşmanıdır. Bunun Çerkes, Türk, Abhaz, Oset, Çeçen olması fark etmez.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi