• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam299
Toplam Ziyaret990233
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.286532.4159
Euro34.598834.7374
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİ
07/04/2024

Değerli Okuyucularım,

Tarih bilinci olmayan ve geçmişini bilmeyen toplumlar yok olmaya mahkumdurlar. Biz de tarih bilincimize katkı sunmak amacıyla bu sayfalarda zaman zaman tarihsel önemi olan belgeler yayınlıyoruz.

Osmanlı döneminde Çerkesler iki önemli Cemiyet oluşturdular. Bunlardan birincisi 1908 yılında Çerkes Osmanlı paşaları tarafından kurulmuş olan “Çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti”dir. ”Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti” ve “Şimali Kafkas Cemiyeti”ni de, Çerkes Teavün Cemiyeti'nin şubeleri gibi görebiliriz. Çerkes Teavün Cemiyeti kaderini ve geleceğini Osmanlı Devletine bağlamıştı. Osmanlı Subaylarının yürüttüğü milli mücadeleye destek vermişti. Ancak destek verdikleri milli mücadeleciler o cemiyetleri başarıya ulaşır ulaşmaz derhal kapatmış ve yöneticilerini cezalandırmıştı.

İkinci önemli Cemiyet ise 1921 yılında İzmir’de kurulmuş olan “Şark-I Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti”dir. Bu Cemiyet oluşacak barış döneminde Çerkesler için “Azınlık Hakları”nı talep etmiştir. Tabiî bu talebinin bedelini Türkiye Cumhuriyeti tarihinin bir hainler listesi olarak kabul edilen 150’likler listesine alınıp yurt dışına sürülmek şeklinde ödemişlerdir.

Şark-i Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti’nin Dünya Milletlerine karşı 24 Ekim 1921 tarihinde yayınladıkları “Azınlık Haklarını”talep eden bildirisini, Çerkes Teavün Cemiyeti aşağılamış ve Çerkesleri bağlamayacağına dair bir karşıt bildiri yayınlamıştı. Şark-ı Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti de “İzahname” başlığı taşıyan bir bildiri ile onlara cevap vermişti.

Bu iki bildiriyi mümkün olduğunca sadeleştirerek sizlere sunacağız.

***

Şimdi Çerkes İttihat ve Teavün Cemiyetinin, Şark-I Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti’ni suçlayan bildirisini yayınlıyoruz.

“İSTANBUL’DAKİ ÇERKES MUTEBERANININ (İLERİ GELENLERİNİN) BEYANNAMESİ

Çerkes Kavmi terk-i diyara mecbur tutularak Hilafet-i Muazzamanın merhametine iltica edeliden beri Türklerden en Müşfik muameleye nail olmuş ve bundan dolayı minnet ve şükran borcunu her İcab ettiği zaman Türklük İçin kanını çok miktarda akıtmakla ödeye gelmiş bulunmuş ve toplumsal alanda da Türk kavmi ile ayrılık kabul etmez bağlar tesis eylemiş olduğu ve böylece iki kavmin bölünmesi imkansız aynı amaç ve tek kitle halinde bulunduğu memleketimizin her ferdince doğruluğu bilinen gerçeklerdendir.

Gelip geçici olarak baş gösteren yanlış anlayışlar kardeşler arasında bile meydana gelebilen ve çabuk geçen yerel kinleri gerekçe yaparak, Saltanat-ı Osmaniye düşmanlarının İslam Cemaatini kuruntuya düşürmeye yönelik yukarıda baştan çıkarmalara başlamaları, umumi vicdana karşı en hilebaz ve nefrete layık bir taaruz teşkil eder. Memleketimiz dahilinde bu fesatlıkların mahiyetini teşhire katiyen ihtiyaç hissetmezse de, kamuoyu bu yalan dolana kulak vermeye değer bulmaktan alıkoymak üzere Türk Çerkes kavimlerinin Osmanlı Camiası dahilinde ve makam-ı muallayı hilafet etrafında yek-emel ve yek-vücut olduğunu ve Yunan gayesine kendi isteğiyle alet olmasını kabul eden bir iki fesatçı mevcut ise de bunlar ufak bir Çerkes ekalliyetini bile temsil etmeyip habasetleri(pislikleri) yalnızca onları bağlar ve arkalarından gidecek bir Çerkesin bulunmadığını ve bulunmayacağını Çerkes kavminin düşman tazyiki altında bulunmayan en selahiyettar efradı sıfatıyla ilan eylemeği bir vazife addeyledik.

29 Rebi’ül-evvel 1340

30 Teşrin-i sani 337(1921)

***

İstanbul’da Çerkes Muteberanının (ileri gelenlerinin) yayınladığı beyannameye Şark-I Karibciler çok sert cevap verdiler.

Bu cevap iki bölümden oluşuyor. Giriş kısmı ve izahname kısmı.

 

“Kan itibarıyla Çerkes olduklarına rağmen bütün özel hayatlarında şahsi menfaatlerini tatmin için Türk Hükümetine alet olmaktan başka milliyetlerine hiç bir hizmetleri geçmeyen ve Çerkes Mevcudiyetini ilan eden ilk siyasi begeyi küçük düşürmek hıyanetine cür’et eden İstanbul’daki mahud paşalar ve hempaları ber vech-i atidir.

İZAHNAME

 

Yukarıda yayınlanan iki beyannameyi mukayese edecek zevatın, Anadolu inkilabı sırasında büyük fedakarlıklar yapan, büyük siyasi müşkülata uğrayan Anadolu bilhassa Marmara ve Karadeniz havzası Çerkeslerine hak vereceğine şüphe yoktur. Yukarıda hikaye olunduğu veçhile bunların geçirdikleri siyasi hadiseler ve sosyal neticesi olarak açığa çıkan milli gayesi açık bir hakikatı ihtiva eden Şark-I Karib Çerkesleri Kongresi Beyanını haklı görmemek hangi vicdan ve insaf sahibinin elinden gelir.

Olayların gelişmesi neticesinde, Türklerden başka hiç bir yabancı hükümetin baskı ve tehditi olmadan tabiî ki zorunlu olarak Çerkesleri uyandırmıştır. On iki seneden beri aşırı Türkler tarafından çöküşe hazır hale getiren Osmanlı’dan, gayr-i Müslim Avrupa’ya dayanarak Arnavutlar, Araplar da İslam olduklarına rağmen çürümüş Osmanlı İmparatorluğundan ayrılmayı milli menfaatlerine uygun bulduktan sonra, yaşayan medeni milletler nezdinde hakkını aramak azminde olan Çerkes Milleti de -Muvaffak olmak şartıyla- aynı siyasi yolla uluslarararası varlığını resmen kabul ettirerek milli teşkilatı ve siyasetini olgunlaştırarak Türklerde dahil olduğu halde ilişkide bulunacağı milletler arasında bir barış unsuru, bir medeni millet olarak yazgısını ve geleceğini tesbit etmeyi esas itibariyle kabul etmiş ve bu konuda azimlidir.

Ey Türk namı altında yaşayan ölü Çerkes Paşaları ve hempaları, Çerkeslik için en büyük amansız düşman olan-başta hazreti padişah şerefli ve şanlı hanedanı ile mutedil hakiki İslam ve Türk kardeşlerimiz müstesna-Türkçülük baskı ve tehditi altında veya hatırdan uzaklaşıp milli vicdanlarını ayaklar altına alanlar, insan kudretinin üstünde fedakarlıklara mal olan ilk Çerkeslik siyasi belgesini küçümsemeye cür’et eden muhterisler!.. İki seneden beri Çerkes milletinin maruz kaldığı hangi felakete iştirak ettiniz? Marmara havzasında, İzmit Havalisinde Çerkes köyleri yanarken, mal ve mülkleri yağmalanırken, milli namusları ayaklar altına alınırken bunak paşalarımız ve hempaları nerede idiler? Karzek Süleyman Paşa’ya -ki bu devletin askeri tarihinde şanlı ve fedakar bir kumandan idi- varıncaya kadar binlerce muhterem şahsiyetimiz keyfi biçimde ve zulmen dar ağaçlarına çekilirken riyakar Çerkes Paşaları uykuda mı idiler?

Son İzmit tahliyesi esnasında mülkünüzde Çerkes aileleri her taraftan yardım dilerken Çerkes milletinin en selahiyetdar(!) efradı olan Çerkes Paşaları neden bigane kaldılar? Bilahare Midilli’ye heyet-i mahsusa gönderip milliyetperverliklerini neden göstermediler?

Ey Kübra-yı (en büyük) ümmet(!) siz artık maziye karışmış adamlarsınız. Türklüğe alet olduğunuzla iftihar ediniz. Çerkeslik sizden uzak, sizden hizmet beklemiyor. Yalnız gölge etmeyiniz, Çerkeslik mukaddes milli gayesi yoluna girmiş, kati bir azimle yoluna devam edecek, buna hiçbir kuvvet mani olamayacaktır. Yalnız siz milliyetsiz ölü paşalar, geçmişte olduğu gibi gelecekte de seyirci kalınız, artık Çerkes milleti kıyam etmiştir (ayaklanmıştır). Hak yolundadır, asrın ve milli menfaatlerin icabı budur. Türk namı altında şimdi olduğu gibi bilinmez kalmaya veya Türklüğe benzemeyi katiyetle reddeder ve şimdi harp cephesinde milli kahramanlıklar gösteren binlerce mücahidi olan Çerkes milleti birçok seneden beri milliyetçi Türklerle savaşa devam etmektedir.

Dolayısıyla dalkavuk paşalarımız ve hempaları müstesna olduğu halde azimkar Çerkeslik milli gayesine vasıl oluncaya kadar bunlarla sulh etmeyecektir. Yanlış anlaşılması mümkün olmayan şekilde milletin önünde hiç sıkılmadan zayıf düşürülen iki senelik vicdansız o kadar feci şekilde düzenlenmiş bir imha ve asimilasyon planı idi ki bir kaç kuruşluk menfaat mukabilinde bütün mukaddesatı feda etmek kabiliyet ve istidadında bulunan paşalarımız ve hempaları müstesna olmak üzere bunun farkına varmayan en kısa görüşlü bir Çerkes dahi kalmamıştır. Cenab-I Hakka sonsuz şükran olsun ki, o kudurmuşcasına hücum ve tecavüzler, milli özelliği yiğitlik olan milletimizi yıldırmak, ürkütmek şöyle dursun, bilakis Çerkes milletine vaktiyle ihmal ettiği milliyet hissini vermiş ve milli kahramanlıklar yaratan şecaat ve cesaretler bahş etmiştir. Şimdiye kadar tamamen sona ermiş zannedilen mühim vakalar birbirini takip ederek Çerkeslik meselesinin mevcudiyetinin önemi medeni âlemin dikkatine sunulacaktır.

Yunan Hükümeti ile olan ilişkilerimize gelince; olayların gelişiminden anlaşılacağı üzere 24 Mayıs 336 tarihinden beri yegane milli endişesiyle gelecek kaderini kurtarmaya azm etmiş Çerkes milleti milli gayesi gerçekleşene kadar amansız düşmanı olan milliyetçilere karşı, Harb-i umumi esnasında ve mukaddes cihad edildiği sıralarda Bilad-I mukaddese (Mekke, Medine) Araplarının Türk zulmünü protesto ederek milliyetlerini kurtarmak üzere Avrupa’ya iltica eyledikleri gibi, düşmanlıkta devam ve siyasi maksatlarının himayesini temin edebilmek üzere doğal müttefik olan Yunan hükümetine ilticaya mecbur olmuştur. Kaldı ki Marmara havzasıyla İzmit havalisinin Yunan Ordusu tarafından işgal edilmeden önce, Çerkes milleti millicilere karşı tek başına savaş durumuna geçtiğini, bir yabancı hükümetin baştan çıkarmasına kapılmak gibi, mahud paşalar tarafından uydurulan çirkin iftiraları şiddetle reddederiz. Bilakis Çerkeslik durumun zorlamasıyla, zorunlu siyasi gelişmeler üzerine, koruma ve yardım elini insaniyet ve medeniyet namına taleb eylediği Yunan hükümetine iltica eyleyeliden beri çoluk, çocuktan ibaret binlerce Çerkes muhacirleri milli arzuların dairesinde beslemektedirler. Bu suretle Yunanistan Çerkesler için vatan-ı asli denmeğe layık insanlığını göstermektedir. Çerkeslik de karşı şükranlarını göstermek mecburiyetini hisseder.

Milli Arzumuzu tekrar ediyoruz: On iki seneden beri dağılmakta olan ölü Osmanlı toplumu arasında meçhul kalmış olan Çerkes Azınlığı, son iki senedir milli kahramanlıklarıyla Avrupa’nın teveccühüne mazhar olmak, Avrupaca himayesi kabul edilen azınlıklardan kabul edilmek suretiyle milli gelişmesini, medeni ilerleyişini temin etmektir. Medeni ve gerçek olan bu milli arzuya, satılmışlarımız müstesna olduğu halde, milliyetiyle iftihar eden tüm Çerkesler istekle iştirak etmektedirler. Cemiyetimizin amaç ve milli teşkilatını idrak ederek yeni baştan tanzim edilen ana sözleşmemiz geleceğe not düşerek izahnamemize son verildi.

Heman Cenab-ı Hakk muvaffak bilhayr eylesin.

 

9 Rebi-ül ahir 1340-10 Aralık 337(1921)

İzmir: Şark-I Karib Çerkesleri Temin-i Hukuk Cemiyeti Merkezi Umumisi Reis-i Evveli Talustan

Reis-sani: İbrahim Hakkı

Katib-i Umumi: İsmail Hakkı

Aza: Mehmed Said

Aza: Mehmet Sami

 

Alıntı : (Ethem-Şaduman Halıcı, s. 575-579, e yayınları)

***

Uzun bir tarihsel yazışmayı görüşünüze sunduk.

Gelecek yazımızda bu çekişmenin günümüze uyarlamasına dair bir makale okuyacaksınız.



388 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KIZILORDU KOROSU’NA GEÇİT YOK! - 25/04/2024
Her şeye rağmen bu konserlerin yapılmasında ısrar edilirse, Kızılordu Korosu'nu her şekilde protesto edeceğimizi ve pişman edeceğimizi de bilin!
ETHEM, CELAL BAYAR’A YAZDIĞI MEKTUPTA KÜRTLER İÇİN ÖZERKLİK, ÇERKESLER İÇİN AZINLIK HAKKI İSTEDİ. - 20/04/2024
Ethem meselesi bir çelişkiler yumağıdır. Ondan bir hain çıkarmaya çalışan güruh, onlarca kitap yazmasına rağmen henüz bunu başaramamıştır. Ondan bir kahraman çıkarmaya çalışanların eli de T.C. yasaları ve saldırıları nedeniyle bağlıdır.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİNE BİR BELGE DAHA - 13/04/2024
Çok net şekilde Şark-i Karibcilerin bunak paşalar diye suçladığı Çerkes Teavün Cemiyeti’nin, istisnalar hariç, Çerkeslik için hiç bir gelecek tasavvurunun olmadığını görüyoruz.
SİYASİ KİMLİĞİ, ÇERKESLİĞİNİN ÖNÜNDE OLANLAR. - 23/03/2024
Tarih, yaptıklarımız ve yapmadıklarımızla bizleri yargılayacak. Çerkes kimliğinin görünür kılınması ve Çerkes kimlik bilincinin yükselmesi adına, İshak Akbay’a oy vermek tarihsel bir sorumluluktur.
ARTIK ÇERKESLER DE DAMGALARINI VURMAYA BAŞLADI - 05/12/2023
Ankara’dan Saim Tuc, İstanbul’dan Mustafa Bakıcı ve Londra’dan Muhittin İzzet Kandur’u sonsuzluğa uğurladık. Her biri “nev-i şahsına münhasır” dedikleri gibi çok değerli kişiliklerdi. Asla yerleri doldurulamayacak kimselerdir.
YENİ AÇILIMLAR YAPMAK GEREKİYOR - 07/10/2023
Biz de hem repertuarımızı genişletmek, hem de Çerkesce daha geniş kitlelere ulaşmak için, Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, Türk Pop ve protest müziği parçalarını Çerkesce’ye çevirip Maksıme‘de icra edeceğiz.
ETHEM MESELESİNE ÇERKESLER NASIL BAKMALIDIR? - 12/09/2023
Türk Tarih tezinin temel taşı olan Nutuk’ta Ethem Bey’le ilgili bu ifadeler durduğu sürece Ethem Beyin hainliğinin ortadan kalkması mümkün değildir.
“RUSYA’NIN DOSTLARI DÜŞMANIMIZ, DÜŞMANLARI DOSTUMUZDUR” - 23/07/2023
Kim ki Rusya’nın dostudur, bilin ki Çerkes Halkının düşmanıdır. Bunun Çerkes, Türk, Abhaz, Oset, Çeçen olması fark etmez.
WAGNER, RUSYA’YA AYNA TUTTU - 27/06/2023
Ancak görülen manzara, yirmi beş bin kişilik bir askeri gücün Rusya’yı teslim alma kapasitesinin olduğunu ortaya çıkarmıştır.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi