• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam378
Toplam Ziyaret988639
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
Politik Örgüt Ve Örgütlenme
18/04/2014

Politika siyasi partilerde yapılır. Siyasi partiler belirli bir ülkede kurulup iktidara gelmeyi hedefler.

Bu klasik tanımı aşan, bu klasik tanıma uymayan bir durumla karşı karşıyayız.

Bir siyasi parti iktidar olmayı hedefler. Ve iktidara geldiği zaman elinin altında devlet örgütlenmesini bulur. Maliyesi, polisi, ordusu, milli eğitimi, sağlık kuruluşları ve tüm devlet örgütlenmesi ve mevcut yaptırım gücünü kullanarak kaynakları dağıtır ve planlar.

Çerkes örgütlülüğünün önündeki sorunlar bir siyasi partinin çözmesi gereken sorunlardan çok daha zor ve karmaşıktır.

Anavatan, Türkiye ve dünyanın bir çok ülkesine dağılmış olan halkımızın her bireyiyle ilişki kurmak ve örgütlülüğe katmak gerekiyor.

Çerkes Halkının nüfus olarak ana gövdesi Türkiye'dedir. Ve asimilasyon en acımasızca Türkiye'de olmuştur. Olmaya devam etmektedir.

Çerkes ulusunun yeniden inşası projesinin en önemli ve temel ayağı Türkiye'dir.

Türkiye’deki altı milyonluk kitle kazanılıp harekete geçirilmeden davamız sonuca ulaşamaz.

Hareketimiz, Türkiye Çerkes diasporasını temel alıp, Anavatan ve tüm dünyadaki Çerkesleri hedeflemelidir.

"Çerkes ulusunun yeniden inşası" projesinde bütün çizgilerin birlikte mücadele etmesini savunuyorum.

Solcu arkadaşlarımız sağa kaydığımı, sağcı arkadaşlarımız da onları sola çekmeye çalıştığımı düşünebilirler.

Kimsenin siyasi pozisyonu ile ilgili bir sıkıntımız yoktur.

Çerkeslik ortak paydasında bir araya gelip, bir duruşu olanlar, bedel ödemeye hazır olanlar aynı yöne doğru yürümeye başlayabilirler.

Bunun bir çok örneği vardır. FKÖ (Filistin Kurtuluş Örgütü) bir cephe örgütlenmesidir. İçerisinde El Fetih (Yaser Arafat’ın örgütü, ulusalcı), Hamas (Filistinli İslamcılar), FHKC (Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Marksist-Leninist çizgide), FKP (Filistin Komünist Partisi) birlikte FKÖ çatısı altında mücadele etmişlerdir.

Herkes siyasi pozisyonunu muhafaza ederek davaya hizmet edebilir.

“FKÖ modelini öneriyorsun” diyenler olabilir. FKÖ'nün pozisyonuna gelebilmemiz için daha vakit var. Ulusal kurtuluş mücadelelerinde ortak hareket edilmesi gerektiğini gösterme anlamında bir örnek FKÖ. Biz kendi özgün modelimizi yaratmak zorundayız.

Siyonist Kongresi Başkanı ve Yahudilerin Atatürk'ü diyebileceğimiz Theodore Herlz'in nasıl büyük parasal kaynakları harekete geçirip, nasıl ayrıntılı planlar yapıp, Yahudilere bir vatan satın aldığını bilmeyen dönüşçülerimizin karikatür durumuna düştüklerini görüyoruz.

Bunu söylerken dönüşçülerin bugüne kadar Çerkes mücadelesine yaptıkları katkıları da asla inkar etmemek gerekiyor.

Yahudi örneği de , nasıl kaynak yaratılacağının hesabını yapmadan, plana ve projeye dayanmadan “hadi gel köyümüze geri dönelim” türküsü gibi dönüşün olmayacağını gösterme anlamında bir örnek.

Örgütlenme ideolojisi doğrultusunda, parasal kaynak, insan kaynağı ve kurumlar yaratılmalıdır.

Örgütü, inanmış ve her türlü bedeli ödemeye hazır, kendini vakfetmiş, toplumu geliştiren, değer yaratan, umut ve coşku vaat eden, teslim olmayan, fedakar, yaratıcı, çalışkan ve doğru insanlar yaratacaktır.

İşte bu insanların bir araya gelip güç ve fikir birliği edip aynı amaca doğru yürümeye başlamaları örgütlülüğü yaratacaktır.

Tabi burada bütün düşündüklerimi yazmıyorum. Yazamıyorum.

Öncelikle yapılması gereken, bedel ödemeye hazır ve kendini vakfetmiş insanların bir araya gelip düşüncelerini ve projelerini ortaya koyup konuşmaya ve çalışmaya başlamasıdır.

Çerkes meselesi bütün boyutlarıyla siyasi bir meseledir. Çözümü de siyasidir. Onun için örgütlenmemiz de siyasi bir örgütlenme olmak zorundadır.

Bir önermede bulunacak olursak.

1- Politik konsey

2- Çerkes meclisi

3- Kurumlar

 

1- Politik Konsey:

Bedel ödemeyi göze almış, feleğin çemberinden geçmiş, ateşle imtihan olmuş kişilerden oluşmuş önderliktir.

Ve risk alabilmelidir.

Aşilin topuğunu bulabilmelidir.

Sürekli temas halinde olmalıdır.

Kafkasya'yı, Türkiye'yi ve dünyayı çok iyi izleyen ve analizler yapan ve bundan halkımız adına çıkarımlar yapan bir organizasyondur.

Çerkeslerin ulusal politikasını belirleyecek ve yön verecektir.

 

2- Çerkes Meclisi:

Yine bedel ödemeyi göze almış Çerkes Halkının yürekli evlatlarından oluşmuş sayı sınırlaması olmayan ulusal meclisi.

Belli sınavları vermiş, maddi ve manevi fedakarlıklar yapmayı taahüt etmiş, insanlardan seçilecek bir Çerkes meclisi.

Çerkes Meclisi, gündemli olarak periyoduk toplanmalıdır.

Proje bazında konuşan, kaynak yaratan, bütçe onaylayan bir oluşum olmalıdır.

5 yıllık, 10 yıllık, 20 yıllık, 50 yıllık planlar yapmalıdır.

 

3-Kurumlar:

Çerkes halkının yok oluşunu frenleyecek, asimilasyonu durduracak, kültürü diyasporada yeniden üretecek, dili diriltecek ve geliştirecek araçlardır kurumlar.

Bunları sıralayalım. İleride ayrıntıları yazılacaktır.

1-Siyasi parti

2-Kitap evleri

3-Yayın evleri

4-Dağıtım şirketleri

5-Müzik prodüksiyon şirketleri

6-Görüntü-TV prodüksiyon şirketleri.

7-Radyolar

8-Televizyonlar

9-Eğitim kurumları

10-Dernekler

11-Vakıflar

12-Haber ajansları

13-İnternet siteleri

 

Bu kurumları kuracak, yaratacak, kaynaklarını bulacak ve bu kurumlarda çalışacak olan kadrolar profesyonelleşecek ve harikalar yaratacaklardır.

Bakın o zaman kültürümüz nasıl yeniden fışkırıp gelişiyor; yolumuz aydınlanıyor ve önümüzde kapılar açılıyor göreceksiniz.

 

POLİTİKANIN ANA HATLARI

 

1- Politika imkan yaratma sanatıdır:

Bütün dünyada ulusları kalkındıran, onlara öncülük eden, kaynak yaratan, çare bulan ve umut olan kurum politikadır.

Her şey politikacının talip olmasına ve güçlü bir enerjiyle yola çıkmasına bağlıdır.

Politikanın ve politikacının amacı ve hedefi çare bulmaktır. Ve çare olacak araçları elde etmektir.

Yani kaynak yaratmaktır.

Daha önceki örgütlülüğün yol haritası yazımızda "Diaspora ve anavatanda öncelikle örgütlülüğe hizmet edecek kişi ve kurumların envanterini çıkarmalıdır. Bu kişi ve kurumları örgütlüğe dahil etmeli ve yeni kurumlar yaratmalıdır" demiştik.

Öncelikle, “nerelisin, kimlerdensin?”den önce “ne işe yararsın, ne iş yaparsın?” sorusunu sormayı öğrenmemiz ve öğretmemiz gerekiyor.

Her insan bir dünyadır. Ve o insanların dünyasında Çerkes davasına katabilecekleri çok şey vardır.

Yeter ki zorlamasını bilelim. Zorlamanın ne demek olduğunu öğretelim.

Boğazda Çerkeslerin bir araya gelip mehtap gezisi yaparak Çerkes olunamayacağını, dernekte kahvaltı edip Çerkes olunamayacağını, bir dernek gösterisini izleyip Çerkes olunamayacağını öğrenmemiz ve öğretmemiz gerekiyor.

Maliyenin duvarlarında "İradesiyle kendini vergilendiren halk, millettir" yazar.

Yani ulus olmanın bedeli var. Bu bedeli ödemeden ulus olamayacağımızı öğrenmemiz ve öğretmemiz gerekiyor.

Fedakarlık yani bedel şu şekillerde olur:

1- Parasal destek

2- Ayni destek(mal olarak)

3- Düşünsel destek

4- Emek

5- Zaman

6- Özgürlük

7- Can

 

Kim ne verebiliyorsa ortaya koyar. Ortaya devasa bir kaynak çıkar.

Ama yetmez.

Vermeyenlerden de almasını bilmek ve başarmak gerekir.

Yine yetmez.

Yerel yönetimlerin ve devletin imkanlarından yararlanmayı başarmak gerekmektedir.

Yine yetmez.

Diğer yan yolları da zorlamak gerekmektedir.

İşte bu işleri becerebilip ortaya ciddi bir kaynak çıkarabilirsek su üstüne yazı yazmaktan kurtuluruz. "Çerkes ulusunun yeniden inşası” projesinde önemli bir dönemeci aşarız.

Ben Çerkesim diyen ve sorumluluk duyan herkes, Çerkes halkının politikacısıdır aynı zamanda.

Politikacılar çare üretirler, imkan yaratırlar.

Haydi o zaman, imkanları seferber etmeye, kaynak yaratmaya.

 

2-Politika tüm sanatların bileşkesidir:

Politika tüm sanatların ve zanaatların bileşkesidir.

Politika ve politikacı halkına ulaşabilmek için her yöntemi kullanmak zorundadır.

Bunun için sanatın tüm dallarını bilmek, yorumlayabilmek, kullanabilmek için bir senteze ulaşmak gereklidir.

Edebiyatı, şiiri, romanı, hikayeyi, tiyatroyu, sinemayı, resimi, heykeli bilen ve yorumlayabilen bir politikacı mı girebilir halkın kalbine; yoksa hızar almaz bir kasaba politikacısı mı?

Aynı zamanda üretimi, tarımı, hayvancılığı, sanayii, teknolojiyi, ihracatı, maliyeyi, hesabı kitabı bilmek ve sorunlarına çözüm üretmek zorundadır.

İşte sanatı ve hayatın gerçeği üretimi bilen ve yorumlayabilen politikacılar, halka ayna tutabilmektedirler.

 

3-Politika örgütlenme yeteneğidir:

Düşünce örgütlenirse politika olur. Örgütlenip ete kemiğe bürünüp teçhizat, araç ve kaynaklarını yaratırsa politika olabilir.

Çerkeslerin ulusal politika yaratabilmelerinin birinci şartı düşünceden, sözden, yazıdan çıkıp örgütlenmeye başlamalarıyla olur.

Çerkeslerin bir çok kişisel yetenekleri vardır. Ancak en yeteneksiz oldukları konu örgütlenme konusudur.

Diaspora tarihinde yapabildiğimiz tek örgütlenme biçimi dernekçiliktir. Dernek örgütlenmesi en basit ve zahmetsiz örgütlenme biçimidir.

Daha nitelikli ve kapsamlı örgütlenme biçimlerini bulmak, ortaya çıkarmak ve başarıyla yürütmek durumundayız.

Edison elektriği ararken on binden fazla deney yapar. Dostları onunla alay etmeye başlamışlardır, “yine elektriği bulamadın” diye. O, her seferinde asla umutsuzluğa düşmeden "Elektriğin nasıl bulunmayacağı konusunda yeni bir yol buldum dermiş."

Denemezsek bulamayız!

Denemezsek yeteneklerimizi geliştiremeyiz!

Denemezsek ustalaşamayız!

Yürümeye yeni başlayan çocuklar düşerler. Ama kalkıp yine yürürler.

Hata da yapabiliriz.

Düşüp kafamızı da yarabiliriz.

Edison gibi tekrar tekrar deneyerek bugüne kadar yapılmış hatalardan ve yapacağımız hatalardan dersler çıkararak örgütlenme yeteneğimizi geliştireceğiz.

Politika bize örgütlenme yeteneğimizi geliştirmeyi öğretecektir.

Yeter ki cesaretle ve umutla deneyelim.

 

4- Politika mücadelenin sembolüdür:

Politika ve örgütlülük, mücadelenin kristalize olmuş şeklidir.

Yani sembolüdür.

Dünya siyasi ve bağımsızlık mücadeleleri tarihi bunun örnekleriyle doludur. Öyle örnekleri vardır ki bu politikaların ve örgütlenmelerin adı geçtiği zaman dostları gurur ve güven duyar, düşmanları korku ve nefret duyar.

Türkiye ve dünya için kuvay-ı milliye,  Kosova Arnavutları ve dünya için U.Ç.K, Nikaragua ve dünya için Sandinista, Basklar ve dünya için ETA, Kürtler ve dünya için PKK, Tamiller ve dünya için Tamil Kaplanları, Kuzey İrlandalılar ve dünya için İRA, Filistinliler ve dünya için FKÖ, Güney Afrika ve dünya için Mandela, neyi ifade ediyorsa bizim örgütlülüğümüzün de hem halkımız için hem de dünyadaki dostlarımız ve düşmanlarımız için aynı şeyi ifade etmesi gerekir.

Onun için sembol olacak bir mücadele ve örgütlenme yaratmak için ileri!

 

5- Politika savaş kazanabilmektir:

Savaş, politikanın silahla yürütülmesidir.

Bunu söylerken biz silahlı mücadeleyi mi savunuyoruz?

Şimdilik hayır.

Ancak, dostumuzun da düşmanımızın da bilmesi gereken bir şey var.

Öncelikle tüm barışçı, demokratik ve hukuki yolları deneyeceğiz.

Dileğimiz, sorunumuzu barışçı yollardan çözebilmemiz.

Dileriz, silaha ihtiyaç duymayız.

Tüm alanlarda kültürde, politikada, uluslararası hukukta, savaş kuralları gibi, seferberlik gibi hareket etmemiz gerekmektedir.

Her alanda yürüteceğimiz savaşımızı kazanacağımıza olan inancımız sonsuzdur.

 

6- Politika kültür üretebilmektir:

Politika, kültürün yeniden üretilebilmesinin iklimini yaratabilmektir.

İç ve dış dinamiklerimizi harekete geçirip yeni kültür üretmenin koşullarını olgunlaştırabilmektir.

Bir yazar yetiştirebilmektir, anadilinde yazan.

Bir şair yetiştirebilmektir, anadilinde yazan.

Bir besteci yetiştirebilmektir, anadilinde besteleyen.

Bir yorumcu yetiştirebilmektir, anadilinde söyleyen.

Bir tiyatrocu yetiştirebilmektir, anadilinde oynayan.

Bir radyocu yetiştirebilmektir, anadilinde program yapan.

Bir televizyon yapımcısı yetiştirebilmektir, anadilinde yapımlar üreten.

 

Politika ve politikacı bunları programına alır, kaynaklarını bulur ve kültürün üretilmesinin iklimini yaratır, yetenekleri tespit eder ve teşvik eder.

 

7- Politika asimilasyona karşı mücadeledir:

 

Politikamızın ana başlıklarından biri de asimilasyona karşı mücadeledir.

Halkımız acımasızca, planlı bir şekilde asimile edilmektedir. Ve bu sadece seyredilmekte, “vah”, “tüh” gibi laflardan öte bir şey yapılmamaktadır.

Unutulmaması gereken şey şudur: Yenilenmeyen yenilir.

İçimize kapanarak, toplumdan izole olarak asimilasyonu durduracağımız anlayışının kırılması gerekmektedir.

Tam tersine, demokratik kamuoyunun desteğini almak, beğenilerini sağlamak, insanlarımızı daha fazla motive edecek ve şevklendirecektir.

İstediğiniz kadar mevcudu muhafaza etmeye çalışın. Mevcut eskir, ihtiyaçlara cevap veremez.

Çoğalmayan eksilir, azalır, kaybolur ve yok olur.

Asimilasyona karşı en etkili silah, en etkili ilaç kültürün, yaşanan bütün topraklarda yeniden, yeniden her formatta üretilmesidir.

Eski kültür muhafaza edilirken yeni anlayışlara uygun kültür ürünlerinin üretilmesi, yeni kuşaklara ulaştırılmasıyla, asimilasyonun önüne set çekilebilir.

 

8-Politika eğitimi organize edebilmektir:

Eğitim, ulusların var olmasında gelişip ilerlemesinde en önemli araçtır.

"Çerkes ulusunun yeniden inşası" projesi gibi bir düşünceyi, ideolojiyi savunan bir örgütlenmenin eğitim konusunu gündemine almaması mümkün değildir.

Mevcut kurumlarımız içerisinde her türlü imkanı zorlayarak eğitim çalışmaları sürdürülmelidir.

Profesyonel eğitimciler yetiştirilmelidir.

Anadilde eğitim hakkı savunulmalı ve bu konuda devlet imkanları zorlanmalı ve yaratılmalıdır.

Mümkünse özel eğitim kurumları oluşturulmalı, buralarda özel sınıflar yapılmalıdır.

 

9- Politika umut vaat edebilmektir:

Umut politikanın ve politikacının en büyük sermayesidir.

Kendisi inanmayan ve umutlu olmayan politikacının kitleleri inandırması ve yönlendirmesi mümkün değildir.

Umut kırıcı çok gelişmeler yaşamış olmamıza rağmen, o kadar çok da umutlu olmamızı gerektirecek nedenlerimiz var ki.

Umutla ve inançla yolumuza devam ettiğimiz takdirde, aydınlık günlerin önümüzde olduğunu bilmemiz gerekmektedir.

Yeter ki örgütlülüğe olan inancımızı ve umudumuzu koruyalım.

 

10- Politika geleceğimizi inşa edebilmektir:

"Çerkes ulusunun yeniden inşası projesi" gibi bir iddia taşıyan ideoloji ve örgütlenme, geleceğimizin inşası için her konuda fikir yürütür ve proje yapar.

Eğitim kurumlarını, kültür kurumlarını, yayın kuruluşlarını kurmak, finans kaynaklarını yaratacak projeler yapmaktır.

Yaşanılan ülkelerin demokratik mücadelelerine katılmak, haklar talep etmek ve mevcut hakları geliştirmek zorundadır.

Bir hukuk ordusu yaratmak, yönetmek ve beslemek durumundadır sürgün ve soykırımın kabul ettirilebilmesi için.

Eğitimciler, sanatçılar, müzisyenler, mühendisler, sosyologlar, ustalar, nitelikli işçiler yetiştirmelidir.

Geleceğimizi inşa etme anlamında her eksiğimize, her boşluğumuza kısaca hayata dair her konuda politika üretmek ve halkımıza önderlik etmek zorundadır.

Değerli okuyucularımız, bu yazı dizisi çok uzadı. Ama yazacak o kadar çok şey var ki, yazmadığım ve yazamadığım.

Bir bölüm daha yazacağız "Mücadele edilmesi gereken politikalar" ile ilgili ve bu yazı dizisini noktalayacağız.



6407 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KIZILORDU KOROSU’NA GEÇİT YOK! - 25/04/2024
Her şeye rağmen bu konserlerin yapılmasında ısrar edilirse, Kızılordu Korosu'nu her şekilde protesto edeceğimizi ve pişman edeceğimizi de bilin!
ETHEM, CELAL BAYAR’A YAZDIĞI MEKTUPTA KÜRTLER İÇİN ÖZERKLİK, ÇERKESLER İÇİN AZINLIK HAKKI İSTEDİ. - 20/04/2024
Ethem meselesi bir çelişkiler yumağıdır. Ondan bir hain çıkarmaya çalışan güruh, onlarca kitap yazmasına rağmen henüz bunu başaramamıştır. Ondan bir kahraman çıkarmaya çalışanların eli de T.C. yasaları ve saldırıları nedeniyle bağlıdır.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİNE BİR BELGE DAHA - 13/04/2024
Çok net şekilde Şark-i Karibcilerin bunak paşalar diye suçladığı Çerkes Teavün Cemiyeti’nin, istisnalar hariç, Çerkeslik için hiç bir gelecek tasavvurunun olmadığını görüyoruz.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİ - 07/04/2024
Osmanlı döneminde Çerkesler iki önemli Cemiyet oluşturdular. Bunlardan birincisi 1908 yılında Çerkes Osmanlı paşaları tarafından kurulmuş olan “Çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti”dir. İkincisi 1921'de“Şark-ı Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti"dir.
SİYASİ KİMLİĞİ, ÇERKESLİĞİNİN ÖNÜNDE OLANLAR. - 23/03/2024
Tarih, yaptıklarımız ve yapmadıklarımızla bizleri yargılayacak. Çerkes kimliğinin görünür kılınması ve Çerkes kimlik bilincinin yükselmesi adına, İshak Akbay’a oy vermek tarihsel bir sorumluluktur.
ARTIK ÇERKESLER DE DAMGALARINI VURMAYA BAŞLADI - 05/12/2023
Ankara’dan Saim Tuc, İstanbul’dan Mustafa Bakıcı ve Londra’dan Muhittin İzzet Kandur’u sonsuzluğa uğurladık. Her biri “nev-i şahsına münhasır” dedikleri gibi çok değerli kişiliklerdi. Asla yerleri doldurulamayacak kimselerdir.
YENİ AÇILIMLAR YAPMAK GEREKİYOR - 07/10/2023
Biz de hem repertuarımızı genişletmek, hem de Çerkesce daha geniş kitlelere ulaşmak için, Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, Türk Pop ve protest müziği parçalarını Çerkesce’ye çevirip Maksıme‘de icra edeceğiz.
ETHEM MESELESİNE ÇERKESLER NASIL BAKMALIDIR? - 12/09/2023
Türk Tarih tezinin temel taşı olan Nutuk’ta Ethem Bey’le ilgili bu ifadeler durduğu sürece Ethem Beyin hainliğinin ortadan kalkması mümkün değildir.
“RUSYA’NIN DOSTLARI DÜŞMANIMIZ, DÜŞMANLARI DOSTUMUZDUR” - 23/07/2023
Kim ki Rusya’nın dostudur, bilin ki Çerkes Halkının düşmanıdır. Bunun Çerkes, Türk, Abhaz, Oset, Çeçen olması fark etmez.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi