• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam388
Toplam Ziyaret988649
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
Bu Coğrafyada "Birlikte Yaşam" Mümkün mü?
29/09/2018

Sevgili okuyucularım,

Kendimi biraz "Ne iş olsa yaparım abi" diye iş arayan niteliksiz insanlara benzetiyorum. Toplumumuzla ilgili ne iş olursa ayırt etmeden talip olup, yapmaya çalışmamdan dolayı bu benzetmeyi yaparım kendi kendime.

Asıl geçimimi temin ettiğim işim mali müşavirliktir. Ama toplumumuzda bunu bilen insan sayısı yakın çevremle sınırlıdır. Profesyonel olduğum, para kazandığım ve evime ekmek götürdüğüm işimin bilinmesinin pek de önemi yoktur benim için. Herkesin amatör Çerkeslik yaptığı Türkiye Çerkes Diasporasında, işimden çok halkıma zaman ayırdığımdan, benim Çerkeslikten başka işimin olmadığını zanneder birçok kişi. Keşke öyle olabilseydi. Tüm zamanlarımı halkım için yazarak ve üreterek geçireceğim imkanın yaratılabildiği bir yapılanmamız olabilseydi. Bunu istemeyi ayıp gören bir anlayışa sahip değilim. Devletler, siyasetçilerine, sanatçılarına, yazarlarına, öğretmenlerine nasıl maaş ödüyorlarsa, Çerkeslerin de kendi davalarının siyasetini yapanlara, fikir ve sanat insanlarına katkı ve destek sağlayacak yapılanmaları yaratabildiklerinde profesyonelleşmenin olacağına ve Çerkes davasının hızla yükseleceğine inananlardanım. 

Lafın ucu bir anda nereye geldi "Ne iş olsa yaparım abi." sözünden. İstanbul'a geldiğim 1975 yılından 3 yıl sonra yani 1978 yılında Bağlarbaşı Kafkas Kültür derneğinin yönetim kuruluna girdiğimde 23 yaşımdaydım. Aradan 40 yıl geçmiş, şimdi 63 yaşındayım. Hala Maltepe Çerkes Derneğinin başkanlığını yürütüyorum. Dernekçilikten kendimi bir türlü emekli edememişim. 

1978 yılından beri yazdığım Çerkesce şarkı sözü yazma merakım hala devam ediyor. Şarkı sözü biriktirmeye ve toplamaya devam ediyorum. Bunu büyük bir aşkla ve hiçbir karşılık beklemeden sadece ve sadece halkıma hizmet için yapmaya çalışıyorum. 

1979 yılında yayınladığımız kitaplar ve Nıbceğu kültürel dergi deneyimi de yayıncılığa ve yazı emekçiliğine olan ilgimi arttırdı. Zaman zaman yayıncılık girişimleri yapmakla birlikte şimdi yayıncılara destek olma ve kitap biriktirme zevkiyle birlikte yazma aşkıyla yandığımı söyleyebilirim. 

"İstemeyi ayıp sayan" bir milleti, siyasi taleplerle meydanlara çıkarmanın ve onlara taleplerini haykıran sloganlar attırabilmenin ne kadar güç ve zahmetli bir iş olduğunu yaşamayanların asla bilemeyeceklerini düşünüyorum. 2011 yılında demokratik açılım sürecine Çerkeslerin dahil edilmemesine karşı ÇHİ öncülüğünde Ankara'da yapacağımız miting için o dönemin en aktivist oluşumunun sözcülerinden biri "Abi vazgeçin, Ankara'ya 50 kişi götüremez, rezil olursunuz" dediğini dün gibi hatırlıyorum.  En aktivist geçinenlerin bile kendine güvenemediği bir halkı sokağa çıkmaya ikna ettik. Bu çabalar sonucunda Çerkesler de artık dünyada siyasi bir figür olarak kabul ediliyor. Donmuş ve dışa bağımlı kültür kurumlarının alternatifi derneklerin Çerkeslerin partisinin, federasyonunun, tüzüklerinin yazılmasına ve bürokratik işlemlerinin tamamlanmasına hasbelkader katkıda bulunmuş biriyim. 

Eşimin ve dostlarımın, benim yaşımdaki bir adamın megafonu eline alıp slogan attırmasını "Tabiri caizse cazgırlık yapmasını" hiç uygun görmediklerini de biliyorum. Ama bu slogan attırma işini benden daha büyük bir aşkla yapacak biri çıkarsa, büyük bir mutlulukla ve sevinçle megafonu devredeceğimi de belirtmek istiyorum.

"Ne iş olsa yaparım abi" modunda yaptığım işlerden biri de, Çerkesce "Kanexejığe Voredxer - Dirilen Şarkılar" albümünü yapıp şarkı söylemek için sahneye çıkmamdır. En büyük hayalim, Çerkes diasporasının kendi dilinde şarkılar, şiirler, romanlar üretmesi idi. Sözlerini kendimin yazdığı şarkıları okutabileceğim bir solist aramakla geçti ahir ömrüm dersem yalan söylemiş sayılmam. Böyle bir solist bulma umudunu yitirme durumuna gelmişken, yine bir solist arayışında olan Mustafa Saadet ağabeyimizle yollarımız kesişti. Maltepe Çerkes Derneğinin akordeon kursuna gelen Mustafa Saadet abimiz "Benim köyden topladığım şarkılardan bir kaset yapabilir miyiz?" teklifiyle başlayan yolculuğumuz Kanexejığe Voredxer albümünü yarattı. Çerkes diasporasının 8 tanesi derleme, 8 tanesi de yeni bestelenmiş 16 tane yeni şarkısı oldu. Her ne kadar amatör bir başlangıç yaparak başladıysak da aranjesi, stüdyo kayıtları, müzikleriyle son derece profesyonel ve evrensel bir çalışmadır Kanexejığe Voredxer albümü.

Ama kendi yapmadığı bir şeyi mundar gören, kendi yapmadığını yok farzeden, asil (!) Çerkes Diasporası, bu albümü ve emeği görmezden gelmeyi tercih etti. Adeta bir ambargo uygulayıp, izole etmeyi tercih etti.  Albümün üzerinden 3 yıl geçmiş olmasına rağmen dernek koroları ve piyasada şarkı söyleyen sanatçılarımız da bu albümü görmemeyi tercih etti.

Ama tabi, bu albümü ve emeği görenler de çıkıyor kuşkusuz. 

***

Çok sevdiğim bir arkadaşım arayıp, düzenlenecek olan "Kadıköy Birlikte Yaşam Festivali"ne Çerkes müzikleri söyleyecek bir grup arıyorlar. Siz çıkar mısınız diye sordu. Memnuniyetle çıkarız cevabını verdik. İlgili arkadaşlar arayıp gerekli teyitleri yaptık. "Beraberce yaşam derneği" ve "Ardıç Dayanışma Derneği"nin Kadıköy Belediyesi sponsorluğunda gerçekleşecek olan festivalde Kalamış parkında sahne alacaktık. Organizasyonu düzenleyen arkadaşların, banka iban numaramızı isteyip, bir havale çıkarmalarının da hoşumuza gitmediğini söylersek yalan söylemiş sayılırız.

23 Eylül pazar günü akşamı, bizimle birlikte aynı coğrafyanın altı müzik topluluğu sahne aldı. Tabiri caizse Balkanlardan Ortadoğu'ya kadar bu bölgenin kadim halklarının müziklerini bir arada dinleme ve öğrenme imkanı bulmanın mutluluğunu yaşadık. 

İlk önce Balkan müziğinin en önemli temsilcilerinden olan besteci ve akordeon icracısı Muammer Ketenci ve grubunu izledik. İki kadın vokal ile canlı, Arnavutça, Makedonca ve Türkçe şiveli balkan esintileri bizleri balkanlara götürdü. Sahnenin önünü balkanlardan gelen yurtdaşların neşeli dansları ve şarkılara eşlik eden sesleri ile kapladı. Muammer Ketenci ve arkadaşlarının programı bitince balkanlı yurttaşlarımız da sessizce festival alanından ayrıldılar. 

Daha sonra Terme Band isimli İranlı bir caz grubu sahne aldı. 2 saksafon ve bir gitardan oluşan grup festivali en lüks caz klüplerine çevirdi. Tabii ki sahnenin önünü bu sefer de Türkiye'de yaşayan İranlılar aldı. Farsa yapılan caz müziğinin nağmelerine eşlik eden İranlılar neşeli danslar yaptılar. Terme Band'ın programı bitince İranlılar da sessizce festival alanından ayrıldılar.

Peşinden Mood Band isimli Suriyeli bir müzik grubu sahne aldı. 6 kişiden oluşan Suriyeli grup olağanüstü neşeli, bazen de hüzünlü şarkılar çalarak festivale renk kattı. Tabi ki sahnenin önünü bu sefer de Suriyeliler aldı ve şarkılara Arapça olarak eşlik ederken de danslarını ettiler. Mood Band'ın konserinin bitmesinin ardından Suriyeliler de sessizce festival alanından ayrıldılar. 

Beni doğrusu bir düşüncedir almıştı. Birlikte yaşam festivalinde insanların kendi müzikleri dışında bir şeyi merak etmemeleri dikkatimi çekmişti. Sıra bize gelmişti ve bizim müziğimizin festivalde söylenecek olması asil(!) Çerkesleri çok ilgilendirmiyordu. Bir kaç yakın dostum dışında gelen de olmamıştı. Tabiri caizse, festivale katılan en gariban gruptuk diyebilirim. Olağanüstü canlı performanslardan sonra, playback müzik yapacak olmamız partnerim ve kızım Albina'yı biraz tedirgin etmiş olsa da programın çok iyi geçeceğine inanıyordum. İçtenliğimiz ve sözlü olarak verdiğimiz mesajlar seyircileri daha program başlamadan kucaklamıştı ve en gariban grup olan Çerkes müzikleri en fazla alkışı almıştı. Sahneden indikten sonra onlarca kişinin tebrik etmesi ve beğenilerini iletmesi beni gerçekten umutlandırdı. Yılbaşından sonra 2. albüm için kolları sıvama enerjisini ve gücünü verdi. 

Bizden sonra Vomank adlı Ermeni müzik grubu sahne aldı. 3 kadın ve 3 erkekten oluşan Vomank grubu Ermenice rock müziği ile izleyenlere güzel bir müzik ziyafeti yaşattı. Ben artık onların konserlerinin ve müziklerinin takipçisi olacağım.

En son sahneye Babetna grubu çıktı. Babetna Türkçe, Kürtçe (Zazaca ve Kırmançi), Ermenice şarkılarıyla müthiş bir müzik ziyafeti çekerken sahne önünde halay halkalarının oluşmasını sağladı. Tüm halklardan insanlar omuz omuza halay çekerek bu topraklarda herşeye inat birlikte yaşayabileceğimizin mesajını verdiler.

 

Festivale emeği geçen herkese teşekkür ederken, yeni buluşmaları özlemle beklediğimi belirtmek isterim. Çünkü, Türkiye halklarının birbirinden öğreneceği çok şey var.



1382 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KIZILORDU KOROSU’NA GEÇİT YOK! - 25/04/2024
Her şeye rağmen bu konserlerin yapılmasında ısrar edilirse, Kızılordu Korosu'nu her şekilde protesto edeceğimizi ve pişman edeceğimizi de bilin!
ETHEM, CELAL BAYAR’A YAZDIĞI MEKTUPTA KÜRTLER İÇİN ÖZERKLİK, ÇERKESLER İÇİN AZINLIK HAKKI İSTEDİ. - 20/04/2024
Ethem meselesi bir çelişkiler yumağıdır. Ondan bir hain çıkarmaya çalışan güruh, onlarca kitap yazmasına rağmen henüz bunu başaramamıştır. Ondan bir kahraman çıkarmaya çalışanların eli de T.C. yasaları ve saldırıları nedeniyle bağlıdır.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİNE BİR BELGE DAHA - 13/04/2024
Çok net şekilde Şark-i Karibcilerin bunak paşalar diye suçladığı Çerkes Teavün Cemiyeti’nin, istisnalar hariç, Çerkeslik için hiç bir gelecek tasavvurunun olmadığını görüyoruz.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİ - 07/04/2024
Osmanlı döneminde Çerkesler iki önemli Cemiyet oluşturdular. Bunlardan birincisi 1908 yılında Çerkes Osmanlı paşaları tarafından kurulmuş olan “Çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti”dir. İkincisi 1921'de“Şark-ı Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti"dir.
SİYASİ KİMLİĞİ, ÇERKESLİĞİNİN ÖNÜNDE OLANLAR. - 23/03/2024
Tarih, yaptıklarımız ve yapmadıklarımızla bizleri yargılayacak. Çerkes kimliğinin görünür kılınması ve Çerkes kimlik bilincinin yükselmesi adına, İshak Akbay’a oy vermek tarihsel bir sorumluluktur.
ARTIK ÇERKESLER DE DAMGALARINI VURMAYA BAŞLADI - 05/12/2023
Ankara’dan Saim Tuc, İstanbul’dan Mustafa Bakıcı ve Londra’dan Muhittin İzzet Kandur’u sonsuzluğa uğurladık. Her biri “nev-i şahsına münhasır” dedikleri gibi çok değerli kişiliklerdi. Asla yerleri doldurulamayacak kimselerdir.
YENİ AÇILIMLAR YAPMAK GEREKİYOR - 07/10/2023
Biz de hem repertuarımızı genişletmek, hem de Çerkesce daha geniş kitlelere ulaşmak için, Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, Türk Pop ve protest müziği parçalarını Çerkesce’ye çevirip Maksıme‘de icra edeceğiz.
ETHEM MESELESİNE ÇERKESLER NASIL BAKMALIDIR? - 12/09/2023
Türk Tarih tezinin temel taşı olan Nutuk’ta Ethem Bey’le ilgili bu ifadeler durduğu sürece Ethem Beyin hainliğinin ortadan kalkması mümkün değildir.
“RUSYA’NIN DOSTLARI DÜŞMANIMIZ, DÜŞMANLARI DOSTUMUZDUR” - 23/07/2023
Kim ki Rusya’nın dostudur, bilin ki Çerkes Halkının düşmanıdır. Bunun Çerkes, Türk, Abhaz, Oset, Çeçen olması fark etmez.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi