• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam51
Toplam Ziyaret976947
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
Manyas; Ah Manyas!
04/08/2018

Sevgili Okuyucularım,

Bir hayli zamandır Gönen-Manyas Çerkes sürgünü üzerine çalışmakta ve kafa yormaktayım. Elimde bu sürgünün nedenleri ve oluş biçimi hakkında bir hayli veri birikti. Okudukça ve araştırdıkça yeni belgelere ulaşıyorum. Dolayısıyla kitabı yazma konusundaki tarihi biraz erteliyorum.

Sürgünün nedenleri ve oluş biçimi hakkında netleşmiş durumdayım. Olayın günümüze yansıyan sonuçları hakkında gözlem yapmak ve tarihe düşme konusunda olayın yaşandığı sahaya çıkıp, sahada olayla ilgili nasıl bir bilgi ve ilgi olduğunu anlamamız gerekiyordu.

Ben Gönenliyim. Manyas bizim komşu kasabamızdır. Manyas'ın Haydar Köyünde Teyzem vardı. Ama oraya böylesine hassas bir konuyu konuşabileceğim insanlara ulaşmamı sağlayacak doğru bir insanla gitmemiz gerekiyordu. İnternet ortamında, Manyas la ve yakın tarihle ilgili ilginç paylaşımlar yapan Zeki Egen, bir gün hiç bir yerde görmediğimiz, Manyas-Gönen sürgününün en önemli nedenleri arasında gösterilen Takığ Şevket'in resmini paylaşınca "tamam doğru kişiyi buldum" dedim. İnternet üzerinden uzun yazışmalardan sonra telefonla konuşmaya başladık. Zeki Egen Tepecik-Dümbe köyündendi. Antalya’da yaşıyordu. Ancak gerçeğin peşinde olanlar için mesafelerin hiçbir önemi yoktu. 26 Temmuz sabahı Bandırma garajında buluşup Manyas'a doğru yola çıktık. Manyas Öğretmenevinde konaklayarak ve sahada görüşmeler ve kayıtlar yaparak Manyas'ta dört gün geçirdik.

Sürgün için Manyas ve Gönen'in neden seçildiğini, orayı yaşamadan ve solumadan anlamak mümkün değilmiş. Yıllarca nüfusu 3-5 binde bırakılan Manyas hiçbir yatırım yapılmayarak cezalandırılmış bir belde. Türkiye'nin hiçbir yerinde bu kadar dar bir alanda 30 tane Çerkes köyü mevcut değil. 1900'lü yıllardaki Çerkes nüfusunun Türk nüfusundan fazla olduğu anlaşılıyor. Ayrıca siyasi, ekonomik ve askeri güç olarak Manyas Çerkeslerinin etkisinin zannedilenin çok üstünde olduğu ortaya çıkıyor.

Manyas Çerkeslerinin İstanbul’la ve Saray’la yakınlıklarının olduğunu belirtmeliyiz. Bu yakınlık, bölgeden birçok çocuğun askeri okullara gitmesine ve önemli kişiler olmasına vesile olmuştur. Aklımıza gelenleri sıralayalım: Çerkeslerin efsanevi kahramanı Hacı Grandük Berzeg Manyas'a yarleşmiştir ve mezarı Manyas Tepecik-Dümbe Köyündedir.

Çerkes Diasporasında ilk olma niteliği taşıyan "Çerkes Numune Mektebi"nin kurucularından Hayriye Melek Hunç da Manyaslıdır.

Çerkes tarihi yazımının en önemli kilometre taşlarından biri olan Aytek Namitok da Hayriye Melek Hunç ile evlenerek Manyas'a yerleşmiştir.

Hayriye Melek Hunç'un ağabeyi olan General Ali Sait Akbaytugan Kurtuluş savaşında önemli görevler üstlenmiş bir komutandır.

Kurtuluş Savaşında batı cephesinin en önemli komutanlarından biri olan Bekir Sami Günsav da Manyaslıdır.

Türkiye İstihbaratının çekirdeği olan Teşkilat-ı Mahsusa’nın başkanlarından Kuşçubaşı Eşref ve kardeşi Kuşçubaşı Hacı Sami de Manyaslıdır.

Çerkes Ethem'in anne tarafı da Manyaslıdır.

Türk siyasetinin renkli simalarından İhsan Sabri Çağlayangil, bir dönem CHP'nin en önemli adamlarından olan Önder Sav'da Manyas'lıdır.

Türkiye'nin en büyük kozmetik sanayicilerinden Hunca Kozmetik'in kurucusu Adnan Hunca'da Manyas'lıdır.

Böylesine önemli asker, siyasetçi ve kültür insanını yetiştirmiş Manyas'ta, Bölge Çerkesleri’nin diğer halklar üzerinde önemli etki ve baskıları da mevcuttur. Manyas seyahatimizde görüştüğümüz Karaçalılık'lı 90 yaşındaki Yusuf Bayburi amcamız "50 hanelik Karaçalılık köyü, 500 haneli Aksakal Nahiyesini tirtir titretirdi" diye anlatmıştı.

Osmanlı Devletinin dağılma sürecine girmesi ile birlikte herkesin kendi asayişini sağlaması normal hale gelmişti. Bu yüzden ortaya çıkmış birçok silahlı çetenin mensuplarının da Çerkeslerden oluşması normaldi. Kurtuluş savaşının bitmesiyle Ethem ve Kuşçubaşı'nın Midilli Adasında oluşturduğu silahlı "Anadolu İhtilal Komitesi" adlı örgütün mensuplarından bir kısmı da Manyas Çerkesleri’nden oluşuyordu. Gönen, Manyas Çerkes sürgünün en önemli nedeni ise "Anadolu İhtilal Komitesi”dir. 

Çerkesleri sürerek yok edebileceğini düşünen ittihatçı anlayış Manyas'da büyük bir tahribat yaratmıştır. Manyas'da Çerkesçe’yi bilen en genç insan olarak tanıştığım Dümbe-Tepecik'li Meretiko Ramazan 63 yaşında. Köylerde ise Çerkesçe bilenlerin yaşı 70 civarında görünüyor. Ama köylerde görüştüğümüz insanlar, anlattığımız ve araştırdığımız konulara olağanüstü bir biçimde ilgililer. Bu ilgi ve merak en büyük umut kaynağımız oldu. 

Manyas Çerkes Kültür Derneği’nin bu yıl açılmış olması, bu ilgi ve uyanmanın en önemli belirtilerindendir. Manyas çarşısında dükkanının tabelasına Çerkes bayrağı yaptırmış Adige Oto Yıkama ve Yağlama şirket, önünden her geçişimizde umutlarımızı arttıran bir işaret oldu. Eczanesinin camına aile amblemini çizdirmiş olan eczacı da bu uyanışın en önemli işaretlerindendi.

Ahh Manyas ah! Çok yaralısın. Ama geçmişte yarattığın etkiyi yaratacak potansiyelin sende hala olduğunu çok iyi biliyor ve umutlarımı büyütüyorum. 

***

 

ORHANLI ÇERKES KÜLTÜR FESTİVALİNE DAİR

 

Bizim Manyas'daki gerçeği arama yolculuğumuz, Orhanlı Çerkes Kültür Festivali ile rastlaştı. Maltepe Çerkes Derneği Başkanı sıfatıyla, Orhanlı Dernek Başkanı Mehmet Aydemir tarafından telefonla bizzat davet edildiğim bu festivale katılmamak olmazdı. Röportaj yaptığımız Karaçalılık köyündeki 90 yaşındaki Yusuf Bayburi amcamızın yanından ayrılarak Balıkesir Orhanlı köyüne doğru yola çıktık. 

Orhanlı Çerkes Kültür Festivali kelimenin tam anlamıyla profesyonel bir organizasyondu. Profesyonellik, işi yapana bedelinin ödenmesidir. Bu profesyonelliği yaratan Balıkesir Belediyesi ve çevre ilçe belediyeleridir. Ancak, bu kaynaklara sahip olan belediyelerle temasa geçerek kaynakları harekete geçiren Orhanlı Çerkes Derneği’ni ve yönetimini yürekten kutluyorum.

Bu festivallerin organizasyonunda bedelini ödeyen ve ilişki kurabilen herkes anavatana yöneliyor. Ancak anavatanda ki profesyonel ekiplerin sayısı da bir elin parmakları kadar bile değil. Nalmes, Kabardinka ve İslamey'den başka bir ekip ismi hatırlayamıyoruz. Orhanlı festivalinin yapıldığı gün Kahramanmaraş Afşin'de de Kabardinka gösteri yapıyordu. Eğer bu festivallere ulusal coşkuyu ve kimlik bilincini yükseltecek aktiviteleri koymazsak gelecek senelerde bu ilgi düşebilir. Diasporanın, profesyonel ekiplerini ve sanatçılarını yine kamu kaynağını elinde tutan belediyelerden istifade ederek yetiştirmeliyiz. 

Siyasetçilerin konuşmaları da her şeye rağmen umut vericiydi. Bülent Arınç'ın Çerkes vekillerle ilgili "Çerkesliklerini söylemeye çekiniyorlar" tespiti son derece yerindeydi. Başbakan yardımcısı olduğu dönemde TRT ona bağlıyken kendisini ziyaret edip ısrarla TRT Çerkes'in açılması talebini iletmiştik. Ancak bir şey yapamamıştı. Festivalde "Kendi televizyonunuzu kendiniz açın, bunun önünde bir engel yok" dedi. Bir engel olmadığını elbette biz de biliyoruz. En büyük engel parasal kaynaktır. Biz Çerkesler olarak yıllardır elektrik faturalarında ödediğimiz % 2 TRT payından TRT Çerkes'in kurulmasını istiyoruz. Ayrıca Balıkesir milletvekili Çerkes Pakize Mutlu Aydemir'in, Bülent Arınç'ı haklı çıkarırcasına yaptığı içi boş konuşmanın altını çizmeliyim.

Katılan siyasetçilere aşırı ilgi gösterilirken, Çerkes STK'larının görmezden gelinmesi büyük bir eksiklikti. Bizim o festivale hangi federasyonların ve hangi derneklerin katıldığını bilme hakkımız vardı. Oysa festivalin bitme aşamasında "Otobüsünüz kalkıyor" anonslarından katılan STK'ların bazılarından haberimiz oldu. 

Oysa aşırı ilgi gösterilen siyasilerin nezdinde Orhanlı Festivali’ni ve derneğini değerli kılan oraya katılan kitlelerdir. Otobüslerle otomobillerle kitlelerin oraya akmasını sağlayan STK'ların temsilcilerinin anons edilmesi, festivalin arkasında ne kadar geniş bir ağın olduğunu göstererek siyaset kurumu nezdinde Orhanlı Derneği’nin ve Çerkeslerin itibarını daha da yükseltirdi. Bunun ne bir maliyeti, ne de zaman kaybı olurdu. 

Festivallerin Çerkes kimlik bilincini yükselten bir platforma dönüşmesi dileğiyle emeği geçen ve katılan herkese teşekkür ediyorum.


4492 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ARTIK ÇERKESLER DE DAMGALARINI VURMAYA BAŞLADI - 05/12/2023
Ankara’dan Saim Tuc, İstanbul’dan Mustafa Bakıcı ve Londra’dan Muhittin İzzet Kandur’u sonsuzluğa uğurladık. Her biri “nev-i şahsına münhasır” dedikleri gibi çok değerli kişiliklerdi. Asla yerleri doldurulamayacak kimselerdir.
YENİ AÇILIMLAR YAPMAK GEREKİYOR - 07/10/2023
Biz de hem repertuarımızı genişletmek, hem de Çerkesce daha geniş kitlelere ulaşmak için, Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, Türk Pop ve protest müziği parçalarını Çerkesce’ye çevirip Maksıme‘de icra edeceğiz.
ETHEM MESELESİNE ÇERKESLER NASIL BAKMALIDIR? - 12/09/2023
Türk Tarih tezinin temel taşı olan Nutuk’ta Ethem Bey’le ilgili bu ifadeler durduğu sürece Ethem Beyin hainliğinin ortadan kalkması mümkün değildir.
“RUSYA’NIN DOSTLARI DÜŞMANIMIZ, DÜŞMANLARI DOSTUMUZDUR” - 23/07/2023
Kim ki Rusya’nın dostudur, bilin ki Çerkes Halkının düşmanıdır. Bunun Çerkes, Türk, Abhaz, Oset, Çeçen olması fark etmez.
WAGNER, RUSYA’YA AYNA TUTTU - 27/06/2023
Ancak görülen manzara, yirmi beş bin kişilik bir askeri gücün Rusya’yı teslim alma kapasitesinin olduğunu ortaya çıkarmıştır.
ÇERKESLER DEMOKRASİDEN YANA OLMAYA MECBURDUR! - 23/04/2023
Türkiye’de iç dinamizmle hiç bir şey gerçekleşmemektedir. Her gelişme dışarıdan empoze edilerek gelişmektedir. Türkiye’de de demokrasi yolunda bir gelişme olabilmesi için Avrupa Birliği dışında bir yol görülmemektedir.
ÇERKESLER, NEDEN KİMLİK BİLİNCİNE SAHİP VEKİL ÇIKARAMAZ? - 15/04/2023
Kayseri’de Çerkesleri kaale almayan siyasi partilere verilmiş bir ültimatomdur Mutlu Akkaya’nın adaylığı. Ben de Kayseri’de yaşıyor olsaydım oyumu tabii ki Mutlu Akkaya’ya verirdim.
MEHMET ASLANTUĞ’DAN ÇERKESLER’E VEKİL OLUR MU? - 31/03/2023
Hayır, Aslantuğ’un Çerkeslerin talepleri ile ilgili bir problemi olsaydı yaşadığı şehir olan İstanbul’daki Çerkes kurumlarından birinin olsun kapısını çalardı bugüne kadar.
NUTUK ÜZERİNDEN TARİH OKUMASI, ETHEM VE NAZIM - 24/01/2023
Dünya’nın hiçbir ülkesinde bir askerin yazdığı savaş anıları, o ülke tarihinin temelini oluşturmaz. Neredeyse bütün tarihçiler Mustafa Kemal’in Nutuk’undan yola çıkarak Çerkes Ethem’i hain ilan etme yarışına girerler.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi