• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam395
Toplam Ziyaret988656
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
Anavatan Ve Diaspora Üzerine Düşünceler -1-
02/01/2016

Sizi bilmem ama ben sık sık şöyle düşünürüm: Çerkesler diasporası olmayan bir halk olsaydı bugün ne durumda olurdu?

Acaba vatanlarını terk etmek zorunda mıydılar?

Anavatanımızdan sürülmeseydik nasıl bir ülke yaratmış olurduk?

Ben bunları zaman zaman düşünmeden edemem.

Cevabı hayalimde, Karadeniz’den Hazar Denizi’ne kadar uzanan en az yirmi milyonluk özgür bir Çerkesya olarak canlanır. Xabzenin modern yorumlarıyla, dünyanın en medeni devletini yaratırdık.

"Kötü komşu adamı mal sahibi yapar" diye bir Türk atasözü var bilirsiniz. Ama Çerkeslerin kötü komşusu Rusya, önce Çerkeslerin soyunu kırdı, sonra da vatansız bıraktı.

Tarihi gerçeklik bütün çıplaklığıyla budur?

Tarihi gerçeklik bütün çıplaklığıyla ortada dururken, bazı kendini bilmezler bu gerçekliği saptırıp, can düşmanımız Rusya'nın çıkarları doğrultusunda tavırlar geliştirip kalem oynatmaya cüret edebilmektedirler. Bu zavallı işbirlikçileri önce bağımsız Çerkes siyasi hareketi, sonra da tarih affetmeyecektir.

***

Diaspora, asıldan ayrılan, kopuntu demektir. Bu anlamda Çerkesler de diasporik bir halktır.

150 yıllık Çerkes diaspora tarihinin altmış yılını yaşamış biriyim. Diaspora tarihinin en az üçte biri üzerine, yaşamış biri olarak değerlendirmeler yapabilecek durumdayım. Büyümüş olduğum Gönen'in Üçpınar Köyü’nde çocukluğumda herkes Çerkesce konuşurdu. Herkes, Çerkes geleneklerine uygun yaşamaya çalışıyordu. Çocukluğum ve gençliğim Türkiye’de doğmuş ilk nesille birlikte, bir arada geçti. Ancak hiçbirisinden anavatanla ilgili hikayeler duymadım. Görmüş olduğum sürgünden önce anavatanda doğmuş Luv Dede de anavatanla ilgili çok bir şey anlatmamıştı. 110 yaşında kaybettiğimiz Luv Dedenin anıları, 150'lilikler listesine girip, sürüldüğü Yunanistan anılarına aitti.

Birinci Dünya savaşı sonunda Osmanlı Devleti yıkılıp yerine Türk Irkçısı Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruluyordu. Ortadoğu’da ise Arap milliyetçisi Baas rejimleri kuruluyordu. Rusya’da ise Lenin önderliğindeki Bolşevikler iktidara el koyuyor ve yeni bir düzen oluşturmanın mücadelesine  giriyorlardı.

Türkiye ve Rusya farklı siyasi sistemlerde yer aldıkları için, Çerkes Diasporası ile Anavatan arasına uzun bir kopukluk süresi giriyordu.

Bu süreçte benim anavatanla ilk tanışmam Maykop Radyosu üzerinden olmuştu. 1960'ların ortalarına doğru köyümüzde Şinax Ramazan Amca transistörlü radyosunun gıcırtılı sesleri arasında, her perşembe akşamı kısa dalga üzerinden Maykop Radyosunu dinliyordu. Duyduğumuz Çerkesce konuşmalar ve müzikler bizi çok heyecanlandırıyordu. O zamanlar bir ortaokul öğrencisiydim.

Şinax Ramazan Amca'ya  bu yayını nereden yapılıyor diye sorduğumda, "Kavkazdan" cevabını almıştım. Bizim gibi konuşan birileri "Kavkaz" diye bir yerde yaşıyordu. Bunu öğrendiğimde 12 yaşındaydım.
15 yaşına geldiğimde sene 1970'i gösteriyordu. Köyümüze "Kafkasya Kültürel Dergi" gelmeye başladı. Sürgünün yüzüncü yılı olan 1964’te, Rahmetli İzzet Aydemir tarafından yayınlanmaya başlayan bu dergi tarihi bir öneme sahiptir. "Kafkasya Kültürel Dergi"yi okuyarak Çerkesce yazan şairlerin, romancıların, hikayecilerin olduğunu öğrendim. Çerkes Kimliği bilincim, "Kafkasya Kültürel Dergi" sayesinde gelişti.

Anavatanla ilgili ilk sağlıklı bilgilere "Kafkasya Kültürel Dergi" sayesinde ulaştık. İzzet Aydemir'in Anavatana gerçekleştirdiği gezilerini dergisinde tafsilatlı olarak anlatması anavatanla bizleri tanıştırdı.

***

Kötü komşumuz Rusya bizi mal sahibi yapmadı. Soyumuzu kırıp vatanımızdan sürdükten sonra, diasporalarda da peşimizi bırakmıyor.
Çerkesler diasporalarda uyanıp haklarının peşine düşmesinin önünü kesmek istiyor.

Ermeni ve Yahudi diasporalarının neleri başardıklarını çok iyi biliyor Rusya'nın siyasi analistleri. Onun için güçlü bir Çerkes diasporasının oluşumunun mutlaka engellenmesi gerektiğini çok iyi biliyor Rusya'nın siyasi aklı.

Çerkeslerde kimlik bilincinin oluşması ve Çerkes Meselesinin siyasallaştırılmasını sağlamaya çalışan kesimlere karşı, Çerkes tetikçilerle saldırıyorlar. Gerçekleri tersyüz etmek için ellerindeki her türlü maddi imkanı kullanarak her türlü yalanı söylemeye çekinmiyorlar.
En çok başvurdukları yalanlardan biri de "Anavatan kültürünü ve varlığını korudu, diaspora hiçbir şey başaramadı" diyerek diasporada bir şey yapılamayacağını ve diasporanın kendisine güvenememesinin ideolojisini oluşturuyorlar.

Bu yazımızda, Anavatanda nelerin neden başarıldığını, diasporada nelerin nasıl başarılabildiğini, nelerin neden başarılamadığını anlamaya çalışacağız.

Anavatanın hikayesini 1864'ten 1917'ye;1917'den 2000 yılına ve 2000 yılından günümüze olmak üzere inceleyeceğiz.
Diasporayı ise 1864'ten 1923'e; 1923’ten 2009'a; 2009'dan günümüze getireceğiz.

Seçtiğimiz tarihler anavatan ve diasporadaki siyasi dönüşüm zamanlarını baz almaktadır.

***

1864'ten 1917’ye kadar Rusya'da geçen süreç, Çerkesler anavatanlarından sürüldükten sonraki  Çarlık Rusya'sı dönemidir. Bu zaman dilimi 53 yıldır. Anavatan kültürünü varlığını korudu, diaspora bir şey yapmadı denilen zamanların tam tersine döndüğü süreç bu zamandır.
Anavatan baştanbaşa yakılmış, yıkılmış, Çerkeslerin boşalttığı topraklara Kazakların ve Rusların hızla yerleştirildiği bir dönemden bahsediyoruz. Nüfusun son derece azaldığı, Çarlığın baskılarının bütün şiddeti ile sürdüğü böylesine bir dönemde Çerkeslerin varlıklarını sürdürebilmeleri için bir şeyler yapabilmeleri elbette ki mümkün değildi.

Bu dönemde diasporadan anavatana Çerkes Teavun Cemiyeti adına giden Xızelt İbrahim, Tsağo Nuri, Yusuf Suat Neğuç gibi vatanseverler anavatanda ilk Çerkesce eğitim veren okulları açtılar. O vatanseverleri rahmetle anıyoruz.

Birinci dünya savaşında perişan olan Rusya yönetilemez durumdaydı. Lenin önderliğindeki Bolşevikler iktidarı ele geçirdiler. "Ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı" ilkesi çerçevesinde tüm halkların kendi dillerinde eğitim yapması yeni yönetim tarafından desteklendi.

Buna yeni yönetimin ihtiyacı vardı. Geniş bir coğrafyada yaşayan Rus olmayan halkların desteğinin sağlanması Bolşevik yönetim için çok önemliydi.

O dönemde tek kelime Rusça bilmeyen, Kafkasya ve Ortaasya Halklarının, yeni yönetim lehine kazanılmaları, kendi dillerinde eğitim yapmaları durumunda daha kolay olacaktı.

İşte bu anlayış ve siyasetten kaynaklanan nedenlerden dolayı, Sovyetler Birliği devleti tüm halkların kendi anadillerinde eğitim yapması için kaynak ayırdı ve her türlü desteği verdi. Sovyetler Birliğinde yaşayan tüm halklarla birlikte, Çerkesler de kendi dillerinde Edebiyat ve sanat ürünleri vermeye başladılar. Çerkesce şiir, roman, hikaye yazan, halk folklörünü derleyen, öğretmenlik yapan, radyoculuk yapan, televizyonculuk yapan soydaşlarımıza Sovyet Devleti maaş ödedi. Sovyet Devletinin sağladığı pozitif  ayrımcılık sayesinde anavatanda Çerkesleri’nde bir külliyatı oluştu.

Çerkesler kendilerine varlıklarını sürdürme imkanını tanıyan Lenin'e anavatanda büyük saygı duyarlar. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra bütün ülkede Lenin heykelleri yıkılmış olmasına rağmen Maykop Meydanında ayakta durmaktadır.

1864 yılından 1917'ye kadar geçen 53 yıllık sürede hiçbir varlık gösteremeyen Çerkesler, 1917'den 2000 yılına kadar geçen sürede nasıl bir külliyat oluşturabildiler?

Cevabı gayet basittir: Rusya’daki siyasi iklimin sağladığı imkanlar ve imkansızlıklardır.

Anavatanla ilgili tespitlerimizin üçüncü bölümünü 2000 yılından başlatmamızın nedeni, yeni çar Putin'in iktidarı ele geçirdiği yıl olmasındandır. 2000 yılında Rusya’da iktidarı ele geçiren Putin yönetiminin ilk icraatlarından biri de DÇB (Dünya Çerkes Birliği)’ne FSB tarafından operasyon düzenlenerek ele geçirilmesidir. Böylece DÇB bir Çerkes STK'sı olmaktan çıkarılıp, Çerkes taleplerini önlemekle görevli bir Rus devlet dairesine dönüştürülmüştür.

Federal bir devlet olan Rusya, Putin döneminde hızla üniterleşmeye başlamış, Çerkeslerle birlikte tüm Rusya Halklarının kazanımları budanmaya başlanmıştır. Çerkes yurtseverlere yönelik her türlü baskı, işkence, hapis cezaları, cinayetler giderek artmaktadır.

Anavatanımızda kazanılmış haklarımızı savunmak, yapılan baskılara karşı çıkmak her Çerkesin birinci görevidir.

Bu eleştirileri yaptığımız için bizi anavatan düşmanı, dönüş düşmanı olmakla suçlayanlar, çok üzgünüz ama Rusya'nın işbirlikçileridir.



2045 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KIZILORDU KOROSU’NA GEÇİT YOK! - 25/04/2024
Her şeye rağmen bu konserlerin yapılmasında ısrar edilirse, Kızılordu Korosu'nu her şekilde protesto edeceğimizi ve pişman edeceğimizi de bilin!
ETHEM, CELAL BAYAR’A YAZDIĞI MEKTUPTA KÜRTLER İÇİN ÖZERKLİK, ÇERKESLER İÇİN AZINLIK HAKKI İSTEDİ. - 20/04/2024
Ethem meselesi bir çelişkiler yumağıdır. Ondan bir hain çıkarmaya çalışan güruh, onlarca kitap yazmasına rağmen henüz bunu başaramamıştır. Ondan bir kahraman çıkarmaya çalışanların eli de T.C. yasaları ve saldırıları nedeniyle bağlıdır.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİNE BİR BELGE DAHA - 13/04/2024
Çok net şekilde Şark-i Karibcilerin bunak paşalar diye suçladığı Çerkes Teavün Cemiyeti’nin, istisnalar hariç, Çerkeslik için hiç bir gelecek tasavvurunun olmadığını görüyoruz.
ŞARK-I KARİB, ÇERKES TEAVÜN ÇEKİŞMESİ - 07/04/2024
Osmanlı döneminde Çerkesler iki önemli Cemiyet oluşturdular. Bunlardan birincisi 1908 yılında Çerkes Osmanlı paşaları tarafından kurulmuş olan “Çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti”dir. İkincisi 1921'de“Şark-ı Karib Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti"dir.
SİYASİ KİMLİĞİ, ÇERKESLİĞİNİN ÖNÜNDE OLANLAR. - 23/03/2024
Tarih, yaptıklarımız ve yapmadıklarımızla bizleri yargılayacak. Çerkes kimliğinin görünür kılınması ve Çerkes kimlik bilincinin yükselmesi adına, İshak Akbay’a oy vermek tarihsel bir sorumluluktur.
ARTIK ÇERKESLER DE DAMGALARINI VURMAYA BAŞLADI - 05/12/2023
Ankara’dan Saim Tuc, İstanbul’dan Mustafa Bakıcı ve Londra’dan Muhittin İzzet Kandur’u sonsuzluğa uğurladık. Her biri “nev-i şahsına münhasır” dedikleri gibi çok değerli kişiliklerdi. Asla yerleri doldurulamayacak kimselerdir.
YENİ AÇILIMLAR YAPMAK GEREKİYOR - 07/10/2023
Biz de hem repertuarımızı genişletmek, hem de Çerkesce daha geniş kitlelere ulaşmak için, Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, Türk Pop ve protest müziği parçalarını Çerkesce’ye çevirip Maksıme‘de icra edeceğiz.
ETHEM MESELESİNE ÇERKESLER NASIL BAKMALIDIR? - 12/09/2023
Türk Tarih tezinin temel taşı olan Nutuk’ta Ethem Bey’le ilgili bu ifadeler durduğu sürece Ethem Beyin hainliğinin ortadan kalkması mümkün değildir.
“RUSYA’NIN DOSTLARI DÜŞMANIMIZ, DÜŞMANLARI DOSTUMUZDUR” - 23/07/2023
Kim ki Rusya’nın dostudur, bilin ki Çerkes Halkının düşmanıdır. Bunun Çerkes, Türk, Abhaz, Oset, Çeçen olması fark etmez.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi