• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam81
Toplam Ziyaret977152
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Semerkew
Murat Özden
murathabracu@hotmail.com
Hayatlara Değil, Silahlara ve Acılara Veda Edelim
29/10/2011
Türkiye'de olanlar tıpkı "Yalan Rüzgarı" dizisi gibi; herşey iki yüzlü.
Herşey gerçeklerin üzerini örtmek için dizayn edilmiş gibi.
Gerçekler konuşulamıyor.
Sanatçı Haluk Bilginer'in Zeki Müren üzerinden ifadelendirdiği gibi "Herkes gerçekleri bilir ama söylemez".
Söyleyeni de dokuz köyden kovar, anasından doğduğuna pişman ederler.
Televizyonlara, gazetelere bakıyorum, içim bulanıyor; söylenen yalanlar karşısında istifra edesim geliyor.
Yüzlerce insan öldü Van depreminde, binlercesi de yaralandı.
Evsiz, barksız, işsiz, anasız, babasız kaldı insanlar bu soğuk kış günlerinde.
Herkes "Nasıl da yardım ettik" övünmesinde.
Herkes arama kurtarma ekiplerinin başarısından bahsediyor.
Kurtarılma hikayeleri ve mucizelerle insanlara masallar anlatılıyor, oyalanıyor.
Hiç kimse "Bu insanlar neden öldü?" diye sormuyor.
Sorumluların kimliğini sorgulamıyor.
Koskoca Marmara Bölgesi depreminde bir tek Veli Göçer hapse atıldı.
O da cezaevinden bu yıl çıktı.
Marmara depreminde ölen 17 bin kişinin katili deprem miydi; yoksa bu çürük binaların yapılmasına izin veren ve göz yuman devlet mi?
Üzerinden 12 yıl geçmiş olmasına rağmen depremle ilgili hiç birşeyin yapılmamış olması insanı kahrediyor.
1999 yılında konan özel iletişim vergisi (deprem vergisi) ile toplanan para 50 milyar TL'dır (Eski parayla 50 katrilyon TL). Bu paranın ne yapıldığı sorusuna Maliye Bakanı "Hiçbirşey yapılmadı" diye cevap verebiliyor. Eğer bu kafayla gidilirse, yeni depremlerde yine yüzlerce, binlerce insanımızın hayata veda edeceğini söylemek için kâhin olmaya gerek yok.

***

Şehit cenazeleri geliyor hergün doğudan; bayrağa sarılmış genç ve yoksul insanlara ait cenazeler.
Televizyonlar, gazeteler insan hikayeleri anlatıyor: "Nişanlanacaktı, eşi hamileydi, yeni evlenmişti, terhisine beş gün kalmıştı."
Bunlar insanların kalbini soğutmuyor, ateş düştüğü yeri yakıyor.
Hiç kimse "Bu insanların ölmesinin ardında yatan asıl neden nedir?" diye sorgulamıyor.
"Terörün ve terör örgütünün kökü kazınmadan, silahlar susmadan hiçbirşey konuşulamaz" deniliyor sadece.
Ve bu arada insanlar ölmeye, ocaklar sönmeye devam ediyor.
Silah tüccarları karanlık köşelerinde zevk içerisinde ellerini ovuşturuyor.
Halbuki seçimden önceki iki yılda tek bir askerin ya da polisin burnu kanamadı.
Peki bu nasıl oldu?
Çünkü, bu dönemde terör örgütü diye bahsedilen PKK ile görüşülüyor, konuşuluyor, müzakere yapılıyor, protokoller imzalanıyordu.
Çünkü, konuşma iklimi oluşturulduğu zaman, silahların konuşmasına gerek kalmıyor, barışın dili egemen oluyor, insanlar ölmüyor, hayatlar kararmıyordu.
Ancak barış ikliminden rahatsız olanlar, çıkarları zedelenenler süreci sabote etmeyi başardı ve şimdi insanlar ölmeye devam ediyor.

***
Ben buradan Çerkesler adına seslenmek istiyorum:
Gelin bu kanlı oyuna bir son verelim!
Gelin silah tüccarlarının daha fazla kazanmasına müsade etmeyelim!
Gelin barışı hakim kılalım!

Ve buradan hükümet yetkililerine de seslenmek istiyorum:
Cumhuriyet tarihi boyunca Çerkesler Türkiye Cumhuriyetine karşı hiçbir silahlı eylemin içinde olmadılar.
Ancak son dönemlerde demokratik yollardan, yükselen bir şekilde hak talepleri var.
Dilleri, kültürleri yok olmasın diye devletten pozitif ayrımcılık istiyorlar.
Bu sese kulak verilip uzattığımız eli sıkılsın.
Toplumsal haklarımız teslim edilsin.
Sonra da silahlı mücadele edenlere dönülsün ve "Bakın biz demokratik yollardan hak arayanlara haklarını teslim ediyoruz" denilsin.
Bu daha inandırıcı olmaz mı?
Çerkesler barışa giden yolun, demokratik Türkiye'nin katalizörü olmaya hazır.
Bundan devlet de, toplum da karlı çıkar.
Aksi halde kimse geri adım atmayacak, Kürtler ve Çerkeslerin de dahil olduğu tüm ezilen ve yok sayılan unsurların hak talebi mücadeleleri "kendi bildikleri usullerle" devam edecektir.
Taa ki hayatlara değil, silahlara ve acılara veda edilen bir Türkiye kurulana kadar!



2558 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ARTIK ÇERKESLER DE DAMGALARINI VURMAYA BAŞLADI - 05/12/2023
Ankara’dan Saim Tuc, İstanbul’dan Mustafa Bakıcı ve Londra’dan Muhittin İzzet Kandur’u sonsuzluğa uğurladık. Her biri “nev-i şahsına münhasır” dedikleri gibi çok değerli kişiliklerdi. Asla yerleri doldurulamayacak kimselerdir.
YENİ AÇILIMLAR YAPMAK GEREKİYOR - 07/10/2023
Biz de hem repertuarımızı genişletmek, hem de Çerkesce daha geniş kitlelere ulaşmak için, Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, Türk Pop ve protest müziği parçalarını Çerkesce’ye çevirip Maksıme‘de icra edeceğiz.
ETHEM MESELESİNE ÇERKESLER NASIL BAKMALIDIR? - 12/09/2023
Türk Tarih tezinin temel taşı olan Nutuk’ta Ethem Bey’le ilgili bu ifadeler durduğu sürece Ethem Beyin hainliğinin ortadan kalkması mümkün değildir.
“RUSYA’NIN DOSTLARI DÜŞMANIMIZ, DÜŞMANLARI DOSTUMUZDUR” - 23/07/2023
Kim ki Rusya’nın dostudur, bilin ki Çerkes Halkının düşmanıdır. Bunun Çerkes, Türk, Abhaz, Oset, Çeçen olması fark etmez.
WAGNER, RUSYA’YA AYNA TUTTU - 27/06/2023
Ancak görülen manzara, yirmi beş bin kişilik bir askeri gücün Rusya’yı teslim alma kapasitesinin olduğunu ortaya çıkarmıştır.
ÇERKESLER DEMOKRASİDEN YANA OLMAYA MECBURDUR! - 23/04/2023
Türkiye’de iç dinamizmle hiç bir şey gerçekleşmemektedir. Her gelişme dışarıdan empoze edilerek gelişmektedir. Türkiye’de de demokrasi yolunda bir gelişme olabilmesi için Avrupa Birliği dışında bir yol görülmemektedir.
ÇERKESLER, NEDEN KİMLİK BİLİNCİNE SAHİP VEKİL ÇIKARAMAZ? - 15/04/2023
Kayseri’de Çerkesleri kaale almayan siyasi partilere verilmiş bir ültimatomdur Mutlu Akkaya’nın adaylığı. Ben de Kayseri’de yaşıyor olsaydım oyumu tabii ki Mutlu Akkaya’ya verirdim.
MEHMET ASLANTUĞ’DAN ÇERKESLER’E VEKİL OLUR MU? - 31/03/2023
Hayır, Aslantuğ’un Çerkeslerin talepleri ile ilgili bir problemi olsaydı yaşadığı şehir olan İstanbul’daki Çerkes kurumlarından birinin olsun kapısını çalardı bugüne kadar.
NUTUK ÜZERİNDEN TARİH OKUMASI, ETHEM VE NAZIM - 24/01/2023
Dünya’nın hiçbir ülkesinde bir askerin yazdığı savaş anıları, o ülke tarihinin temelini oluşturmaz. Neredeyse bütün tarihçiler Mustafa Kemal’in Nutuk’undan yola çıkarak Çerkes Ethem’i hain ilan etme yarışına girerler.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi